Ordu’da neler oldu?

Ordu’da neler oldu?

Çorlu’da yağmur rayların altındaki toprağı alıp götürüyor. Sonra da 24 vatandaşımızın ölümü ve 73 kişinin yaralandığı tren kazası yaşanıyor.
Uzmanlar diyor ki;
“Bu kaza ihmaller zincirinin sonucu meydana gelmiştir. Mühendislik parametrelerinin dikkate alınmaması ile kontrol, izleme, bakım ve onarım süreçlerindeki ihmaller nedeniyle kaza meydana gelmiştir.”
Uzmanı kim dinler?
Ver yandaş şirkete yüksek bedelle ihaleyi… Ne kaliteli bir mühendislik, ne nitelikli bir zemin etüdü, ne de yeterli kontrol hak getire…
Sen, 2013 yılında tasarruf amaçlı olarak demiryollarında görevli “yol bekçileri” kadrosunu iptal et… Ama yandaş şirkete yüksek hak edişleri öde!
Şimdi bir daha ihale aç ve yine bir yandaş şirkete kaynak aktar!
Aktar ki raylar onarılsın…


Stadyumlardan Atatürk adını sileceğim diye TOKİ aracılığı ile yeni stadyumlar yapıldı. Atatürk Hava alanı adını yok etmek için de benzer bir yol izlendi.
İstanbul’a 3. Hava alanı yapılıyor.
Tıpkı köprüler ve tüneller gibi, Yap İşlet Devret (YİP) modeli ile yapılıyor. Hazine garantisi de var.
Yeni hava alanının %94’ü tamamlandı. 29 Ekim 2018 günü açılışı planlanıyor. Fakat ortada ciddi bir sorun var.
Sık sık iş cinayetleri ile gündeme gelen hava alanında geçen hafta göçük yaşandı.
Sorumlu firma olan İGA göçük haberlerini yalanlamaktadır.
Jeoloji Mühendisleri Odası ise; 3. havalimanının maden ve göller bölgesi olması sebebiyle zemininin büyük havaalanı yapımına uygun olmadığını belirterek, göçüklerin olabileceği uyarısında bulunmaktadır.
Ve İGA zeminin özelliklerine aldırmadan 29 Ekim tarihine hava alanını yetiştirmek için çalışmaktadır.
Ya yarın?


Mesut Yılmaz’ın 55. Hükümeti döneminde, 1998 yılında Samsun ile Sarp arasında Karadeniz Sahil Yolunun temeli atıldı.
Aklı başında olan pek çok kişi deniz dolgusu ile yapılması düşünülen yola itiraz ettiler. Sakıncalarını dile getirdiler. “Doğal hayatın tahrip edildiği” itirazları yükseldi.
“Ekolojik dengeyi bozacağı” söylendi.
“Dere yataklarının denize erişiminin önünün kesileceği, bunun sel felaketlerine yol açacağı” vurgulandı.
Yolun güneyden tüneller ve viyadüklerle geçmesini istediler.
Bu aklı başında isimler başta iktidar çevrelerince ve ihaleyi alacak olan güçlü firmalarca “yola karşı olmakla” suçlandılar.
Ayrıca tünel ve viyadüklerle geçişin deniz dolgusu ile geçişten daha pahalı olduğunu ileri sürdüler… (Sel tahribatlarının yol açacağı bakım ve onarım giderleri hiç hesaba katmadılar!)
Ve dönemin bakanı Yaşar Topçu ihaleyi yaptı. Deniz dolgusu ile Karadeniz Sahil yolunun inşaatı 1988 yılında Rize’de atılan törenle başladı.
Tamamlamak ise AKP iktidarına nasip oldu. 8 Nisan 2007 yılında Erdoğan tarafından törenle hizmete açıldı.
Yol yapımı için dağlara taş ocakları açıldı. Kamyon kamyon taşlar dolgu için denize taşındı.
Taş ocakları ile doğa tahrip edildi.
Dolgu ile kıyılarımız…
Doğu Karadeniz’de birbirlerine tutkulu olan mavi ile yeşili, insanlarla denizi birbirinden ayırdılar.
Ünye direndi… Ordu direndi… Tirebolu direndi…
Deniz dolgusu ile yapılan yol, sahil boyunca dizilmiş kentlerimizin önünde bir set oluşturdu. Yağmurun yüzeyden akarak denize ulaşmasına, derelerin denize kolayca ulaşmasına engel oldu. Her taşkında yerleşim yerleri göl oldu…
Sonra deniz küstü yeşil doğadan ayrılmasına… Artık dalgaları ile ona serenat yapamaz oldu.
Yeşil doğa küstü maviden kendisinin ayrılmasına…
Ahını aldık mavi ile yeşilin…
O nedenledir bölgede her yıl mavi ve yeşil öfkesini gösteriyor.
Her yıl bir şehrimiz bu öfkeden nasibini alıyor. Açılıştan iki yıl sonra 2009’da Giresun yaşadı ilk felaketi. 2010 yılında Rize Gündoğdu yaşadı. 12 kişi yaşamını yitirdi. 2012 yılında Sarp ‘ta yolun 500 metrelik kısmı kullanılamaz hale geldi.
Üç yıl önce Artvin Hopa’da yaşandı sel felaketi…
İki yıl önce Beşikdüzü ve Eynesil’de yaşandı aynı felaket.
Geçtiğimiz yıl Rize’de yaşandı… Geçen ay ve bir hafta önce yine Rize’de sel ciddi zarara yol açtı.
Ve son olarak Ordu’da yaşandı…
Karadeniz sahil Yolu çöktü. Yol üzerinde bulunan 8 köprü tahrip oldu. Vatandaşın 30 ton fındığını sel aldı denize götürdü.
Çok sayıda insanımız perişan oldu.


Bilimi bir kenara bırakarak rantı düşünürseniz; sadece yüklenici firma kazanır. Siz de bir müddet siyaseten övünürsünüz.
Sonra, Mimar Sinan’ın yüz yıllar öncesinde yaptığı köprü sapasağlam ayakta kalır. Derelerimizin üzerindeki tarihi kemer köprüler ayakta kalır. Sizin 10-15 yıl önce yaptık diye övündüğünüz köprüler yıkılır…
Sonra Çorlu’da tren kazası yaşanır. Üçüncü havaalanında çökme yaşanır. Ordu’da sel felaketi yaşanır.
Ne diyordu Mustafa Kemal Atatürk;
“Hayatta en hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir, fendir.”
Sizlere göre ise ranttır!
Arada büyük fark vardır…
İsterseniz Karadeniz Sahil Yolunun açtığı tahribatla ilgili olarak, Kültür Bakanlığının desteği ile çekilen “Son Kumsal” isimli belgeseli izleyiniz.
Öneririm…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?