Son günlerinde internette aranan en çok kelimesidir “Misak’ı Milli.” İlk tarama sonucunda Kurtuluş Savaşının manifestosu olduğunu görüyoruz. Erzurum Kongresinden şekillenen Misak-ı Milli sınırlarımız bugün Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın sıkça hatırlattığı ve gündem ettiği “Musul ve Kerkük” var.

Çok değil 100 sene öncesine kadar Suriye, Irak, Suudi Arabistan çevresi bizim yani Osmanlı’nındı. Ancak Osmanlı üzerinde oynanan oyunlar, düşmanın içeriden ve dışarıdan dört kolla saldırması sonucu Suriye ve Irak’ın altındaki topraklarımızı maalesef kaybetmişiz.  Yaptığımız savaşlarda bir bir eksilmiş topraklarımız.

Peki Musul ve Kerkük?

İçerisinde Halep’inde olduğu Misak-ı Milli sınırlarımız bizim savaşla kaybettiğimiz topraklar değildir. Bugün onlarca batılı güçler tarafından bölgede  bir hak mücadelesi var gibi duruyor. Binlerce kilometre uzaklıktan hak talep etmek için gelen ülkelere karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Musula da gireceğiz, masa da  da oturacağız” demesi çok önemli ve anlamlı olmuştur.

Bugün eğer bir hak talep edilecekse bu sınırları Kurtuluş savaşı ile belirlenmiş Halep, Musul ve Kerkük   Türkiye’nin hakkı olacaktır.

 O topraklardaki Petrol Mücadelesi

Bugün Ortadoğuda kan ve gözyaşının hakim olmasının sebebi herkesin bildiği üzere o topraklarda çıkan petroldür. Çok sevdiğim bir hocanın bu konuda bir tespiti çok hoşam gitmişti “Allah, o topraklarda ki petrolü başında üç-beş kişi otursun yesin, paylaşsın diye değil, müslümanlara dağıtsın diye vermiştir.” demişti.

İşte tam olarak bu yüzden bizim yani Türkiye’nin Musul ve Kerkük’te olması, olur da (inşallah) bir hak talep edilecek durum olması halinde Türkiye olarak o topraklarda varlığımızı devam etmemiz çok anlamlı ve önemlidir.

İşte Sayın Erdoğan Musul ve Kerkük’ü anlamak için Misak-ı Milli’yi anlamak, okumak gerekir dediği budur.

Allah ülkemizin  ve İslam aleminin yardımcısı olsun. Zafer inanlarındır ve Zafer Allah’ındır.

Ves selam…