Milli Eğitimde, yeni eğitim modeli!

Milli Eğitimde, yeni eğitim modeli!

Bugün ders zili çalı ve okullar açıldı. Öğrenciler ve öğretmenler 2017-2018 Eğitim-Öğretim yılına başladılar.

Yine pek çok sorun var…

Türkiye’de iki bakanlığın adında “milli” sözcüğü var. Teki Milli Savunma Bakanlığı, diğeri ise Milli Eğitim Bakanlığı.

Bunun bir anlamı, bir önemi ve bir amacı var idi.

Ne yazık ki bugün her iki bakanlığın adındaki “milli” sözcüğü sadece göstermelik kalmıştır.

Ne savunmamız millidir, ne de eğitimimiz!

Özellikle son dönemde eğitim, sistemde yapılan yeni düzenlemeler ile “milli” olmaktan uzaklaşmış ve iktidar partisinin eğitim bakanlığı haline getirilmiştir.

Yeni müfredat diye yapılan açıklamalar bunun kanıtıdır.

Bakanlığın “Belirli Günler ve Haftalar” ile ilgili genelgesi de bunun kanıtıdır.

Başka kanıtlarda vardır.

***

Eğitim, ‘istendik davranışlar kazandırma sürecidir.’ Cumhuriyetin eğitim modeli, kamusal, demokratik, laik ve çağdaş bir eğitim modeli idi.

Köy Enstitüleri bu eğitim modelinin en güzel örneğidir.

Soğuk savaş dönemi ile bu model, ABD tarafından da ülkemizdeki işbirlikçileri tarafından istenmedi.

Bunun için “Türkiye-Amerika Eğitim İşbirliği Anlaşması” imzalandı.

“Yeşil Kuşak” modeline uygun bir eğitim modelinin oluşturulması için adımlar atıldı.

12 Eylül darbesi sonrasında ise bize sunulan eğitim modelinde revizyona gidildi. Artık yeni sistem “Ilımlı İslam” anlayışına uygun öğrenciler yetiştirecek denildi!

Siyasette ki neo-liberal anlayış, her alana olduğu gibi eğitime de yansıdı.

Devletin eğitimdeki payı giderek azaltıldı ve eğitimde özelleştirmelerin önü açıldı. Böylece ‘kamusal’ olma niteliği yok edildi.

Bu yolla, bugün mücadele(!) edilen FETÖ’ nün eğitim yolu ile güç olmasının da yolu açıldı.

Çünkü istenilen “Ilımlı İslam” için ‘en uygun’ olduğuna karar verilmişti!

Bu ‘model’ için atılması gereken başka adımlarda vardı.

Onlarda adım adım gerçekleştirildi.

Laik eğitimden uzaklaşıldı. Çağdaş eğitim anlayışı yok edildi.

Bilimsellik yerine sınava dayalı bir model uygulanmaya başlandı. Bu yolla da cemaate dolaylı destek verildi.

Çünkü sınava dayalı eğitim modeli en çok cemaatin işine geldi.

Gerek yayın sektörü ile gerekse dershane sektörü ile iyice palazlandı. Hatta elde ettiği bu güç ile siyasette ve kamuda da güçlenmesinin kilometre taşları döşenmeye başlandı…

Bu güç ile mülkiyeye, maarife, askeriyeye ve emniyete kolayca yerleştirildi.

Ve sonuç ortada!

***

Şimdi cemaatten boşalan alana iktidar partisi ve yeni ‘yol arkadaşları’ yerleşiyor. Yeni müfredat bunun göstergesidir.

Bazı vakıflar ile bakanlığın imzaladığı protokoller de göstergedir.

Bu vakıflardan teki ‘Karaman’da yaşanan cinsel taciz olayı’ ile adı duyulan Ensar Vakfıdır. Bir diğer vakıf ise Birlik Vakfıdır.

Ve TÜRGEV de protokol imzalanan vakıflardandır.

İmzalana protokolle bu vakıflar okullarda çeşitli etkinlikler yapabileceklerdir. (sanatsal, sportif, sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişimi desteklemeye yönelik eğitim, seminer, proje, gezi, kitap okuma, yarışma, kamp ve yaz okulu gibi etkinlikler düzenleyebilecek.)

Böylece yeni ‘paralel yapılar’ için fırsat yaratılmıştır.

İktidar bununla da yetinmedi!

Müfredat değişikliği ile ‘partili eğitim’ modeli için büyük bir adım daha attı.

Bu müfredat 2017-2018 Eğitim-Öğretim yılında 1.,5. ve 9. Sınıflarda uygulanacak. Kademeli olarak tüm sınıflarda uygulanacak.

Her derste “Değerler Eğitimi” adı altında, siyasal iktidarın önemsediği ‘değerler’ öğrencilere kazandırılmaya çalışılacak.

Ancak en büyük değerimiz olan Atatürk ile ilgili konular ‘Yeni Müfredatta’  gerektiği gibi yer al(a)mayacak.

Buna karşın ‘yeni tarih’ anlayışına uygun olarak 15 Temmuz kitaplarda yerini alacak.

“Askeri darbeler ve 15 Temmuz darbe kalkışmasının siyasi hayata etkileri” başlıklı ünite lise müfredatına eklenecek.

Bu tarihin tanımına aykırıdır.

Tarihi olayların incelenmesinde objektiflik önemlidir. Objektiflik içinde olayların üzerinden, tüm yönleri ile açığa çıkarılması ve nesnellik için belli bir sürenin geçmesi gerekmektedir.

Lise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarına “kocaya itaat ibadettir” anlayışı ile cinsiyetçi bir anlayışın da müfredata girdiğini görüyoruz.

Bu konuda müfredatta başka örneklerde bulunmaktadır.

Ve ‘yeni Müfredat’ öğrencilere cihat eğitimi de verecektir.

İlköğretim 4. Sınıf kitaplarında “günaydın” demenin yanlış olduğu öğrenciye kazandırılmaya çalışılmaktadır.

2017-2018 Eğitim-Öğretim yılı için bakanlığın “Belirli Günler ve Haftalar” ile ilgili genelgesinde milli bayramlarımız yoktur. Bakanlığın ‘uygun’ gördüğü günler ve haftalar vardır.

***

Artık “milli” sözü sadece bakanlığın adında kalmıştır. Laik, bilimsel, çağdaş eğitim anlayışı adım adım yok edilerek bugüne gelindi.

Dün cemaate teslim edilmiş olan eğitim. Bugün de iktidar partisine ve protokol imzaladığı çeşitli yandaş vakıflara bırakılmıştır.

Eğitim sistemimiz için şu veciz söz söylenebilir.

Ülkemizdeki eğitim; dün yetiştiriyordu cemaate tim, bugün ise yetiştirilmek isteniyor iktidara tim…

O nedenle yok edildi Atatürkçü, kamusal, çağdaş, laik ve bilimsel eğitim…

Oldu olacak çıkarın bir KHK ve tüm okullarda ziller ‘dombra şarkısı’ ile başlasın! Dombra zorunlu zil müziği olsun…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?