KÖYLÜ TİYATRO İZLEMEK İSTİYOR FAKAT YETKİLİLER İZİN VERMİYOR

KÖYLÜ TİYATRO İZLEMEK İSTİYOR FAKAT YETKİLİLER İZİN VERMİYOR

Duyunca çok şaşırdım.
Üstelik sağır sultan duymuş da bir tek ben duymamışım.
Halbuki konu yazılı medyada yer aldığı gibi meclise kadar bile taşınmış…

Her neyse…
Belki benim gibi yine duymayan vardır düşüncesinden hareketle hemen konuya girmek istiyorum.

Keşap-Halkalı Köy Muhtarı Emrullah Kabacaoğlu’nun basına verdiği demeçte konuyu şöyle dile getiriyor;

“Bizim köyümüz rakım olarak yüksek bir köy. Henüz tiyatroyla tanışmamış insanlar var. Fındık sezonu yaklaşıyor. Yorucu geçecek bir sezonun öncesinde köyüm olan Halkalı’da neler yapabileceğimizi düşünürken köylülerle tiyatro gösterimi yapabileceğimizi konuştuk.” diyor…

Ve daha sonraki gelişmeleri de şöyle özetliyor;
“Tiyatro oyunun metni ile kaymakamlığa bilgilendirme için başvurduğumda yazı işlerinden ‘oynatılamaz’ kararı gerekçe elimize verildi.

O gün köylüler olarak kaymakam ile görüşerek derdimizi anlattık.
Ve vermesi gereken izni aldık.
Sonrasında köylüler olarak tiyatronun duyurusu ve hazırlıklarına başladık.

Bir hafta boyunca Halkalı ve civar köylere de duyurduk.
Köyden bir tane inşaat ustası arkadaşımız sahne kurma ve bir elektrikçi arkadaşımı ise ışıklandırma işleriyle ilgilendi.
Oyuna 4 gün kala kaymakam bey köye gelerek tiyatronun oynatılamayacağını, valilik tarafından engellendiğini söyledi.
Valilikle görüşmeye gittiğimizde tiyatro gösteriminin yasaklanması dair herhangi bir gerekçe sunulmadı” diyor…

Vay be!
Demek ki tiyatro oyunu yasaklama işleri hala devam ediyor…
Halbuki biz ‘yasakların’ çoktan ortadan kalktığını sanmıştık!
Demek ki kalkmamış ve alışkanlığımız hala devam ediyor…

Tiyatro sanatıyla az-buçuk ilgilenenlerden birisiyim…
Tiyatroya amatör olarak başladığım günden bu yana da tam 53 yıl geçti…
Bu süre içerisinde bir yandan öğretmenlik mesleğimi sürdürüp ve bir yandan da hiç aksatmadan gittiğim yer neresi olursa olsun tiyatro oyunu sahneleme ve ‘oyun yazma’ etkinliğimi kesintisiz sürdürmeye çalıştım…

Bende çok ‘oyun yasaklama’ olaylarıyla karşı karşıya geldim..
Ama Aziz Nesin’in -farklı yerlerde- 3 kez oyunun sahneleyip ve ikisinin yönetmenliğini yaptım, birisinde de rol alıp oynadım…
Ve bu oyunun ‘yasaklanmasıyla- ilgili bir olay yaşamadım…
Her neyse…

Biz tekrar asıl mevzuya geri dönecek olursan, insan şimdi ister istemez düşünmeden edemiyor.

Yasaklanan Aziz Nesin’in ‘Toros Canavarı’ oyunu mu?
Aziz Nesin’in kişiliği veya kimliği mi?
Yoksa oyunu sahneye koyan Halk Evlerinin olması mı?
Bunlardan sakıncalı olan hangisi?

Öyle ya, oyunun hikayesini okuyanlar veya sahne yorumuyla izleyenler bilecektir ki; oyun dar gelirli bir ailenin kira sorununu ve ödemede zorluk çektiğini ve ödeyemeyince ev sahibinin kiracısının üzerinde kurduğu baskıyı ve daha sonra kiracının Toros Canavarına benzetilmesi sonucu gelişen komik gelişme biçiminde anlatan bir oyun”

Ki, bu oyun bundan daha 3 yıl önce İstanbul Büyük Şehir (İBB) tiyatrosu tarafından müzikal olarak sahnelendi.
(Görselde paylaştığım fotoğraf bu oyunun afiş belgesidir)

Bugünkü sohbetimiz gördüğünüz gibi tiyatro sohbetine dönüştü.
Üstelik bu sohbet yazısının tamamını sonuna kadar kim okudu, kimler okumadı bilemem…

Ancak be bu sohbeti 93 yıl geriye giderek, şair Can Akengin’in 1926 yılında kaleme aldığı ‘GİRESUN DA ESKİ TİYATROLAR’ makalesinden küçük bir alıntı yaparak ve o günün sözcük yapısına da hiç dokunmadan sizlerle paylaşmak istiyorum.

Buyurun birlikte okuyalım;
“…Efendiler; tiyatro bizim bildiğimiz nesne değildir. Aktör ve Aktrisler bizim tanıdığımız serseri heriflere, sürtük karılara kat’tiyyen benzemezler. Frenk illerinde mektep gibi, mabet gibi tiyatroda muhteremdir.
Tiyatro binaları belediye dairelerinden daha muhteşem, belediyelerin tiyatro tahsisatı birçok hükümetlerin bütçesinden daha üstündür.
Prensler, Krallar aktörlerin dostluklarıyla iftihar ederler.
Onları sofralarında sağlarına alırlar, resimlerini salonlarının göze çarpacak yerine asarlar.Kartvizitlerini albümlerinin ilk sahifelerine iliştirirler.”

Ne dersiniz sevgili dostlar; üzerinde düşünmeye değer mi?
Bence değer…
Hemde çok değer…

Çünkü tiyatro bir düşünce eylemidir..
Ve düşünce eylemi olduğu içinde oldum-olası tehlikelidir!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?