Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
KIŞIN SOBALARDA ODUN YAKILIRDI HAVALAR BU KADAR KİRLİ OLMAZDI
  • 0
  • 225
  • 19 Şubat 2020 Çarşamba
  • +
  • -

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Bugünkü sohbetimiz hava kirliliği üzerine olsun istedim…
Yani hava kirliliği kışın neden bu kadar çoğalıyor?

Bir yandan hasretle kar yağmasını beklerken;
Kar yağarsa; nem ortadan kalkar, mikroplar ölür ve kirli havalar süzgeçten geçirildikten sonra tertemiz oksijenli havalar teneffüs etmeyi beklerken niye kömür zehri koklamak zorundayız?

Neden temiz hava varken kirli dumanların altında yaşamaktayız?

Kışın kömür sobaları yakarak kirli hava teneffüs etmeye mecbur muyuz? denilse…

Birçoğunuzda haklı olarak diyecektir ki;
“Mecburuz kardeşim, mecburuz”
“Ne yazık ki mecburuz”

Evlerimize doğal gaz getirdiler de;itiraz mı ettik?
İstemeyiz mi dedik?

Hadi diyelim ki doğal gazı kapımıza kadar getirdiler de bizde borç-harç edinip evimize doğal gaza bağlattık…
Kurulu sobalarımızı söküp tavana kaldırdık..

Ay sonu doğal gaz faturasını nasıl ödeyeceğiz?
Doğal-gaz fiyatı el yakıyor…

Ödeme zamanı gelince “acaba bu sefer ne kadar doğal-gaz ücreti gelecek?” diye yüreklerimiz küt-küt atıyor!
İnsan gelen faturayı görünce; yüreği ağzına geliyor…
Bereket olduğu yerde kalp krizi geçirip, olduğu yere yığılmıyor!
(yani çok şükür şu ana kadar en azından bunu duymadık)

Şimdi bir kısmınız da diyecektir ki;
“E, herkes gibi zengin değiliz ki şömineler kurup, onlar gibi kuru meşe odunları yakalım..
Ve beyler paşalar gibi bizlerde keyfimize bakalım… ”

Onun için sözü uzatmaya gerek yok, kış gelip de soğuklar bastı mı; “bizler mecburen ya büyüklerimizin bizlere bedava dağıttığı kömürü yakıyoruz sobalarımız da…

Ya da gücümüzün yettiği en ucuz kömürlerden alıp yakarız kış gelince sobalarımız veya kalorifer kazanlarımızda…

Ancaaaakk!
Bütün bunlardan sonra şimdi düşünüyorum da…
Daha doğrusu -geriye yönelik olarak-anılarımı zorlayıp gerilere gidiyorum da;

Eskiden yaşadığımız bütün ekonomik olarak çektiğimiz zorluk ve yokluklara rağmen -ne yapar eder- kış gelmeden sobalarımız da yakacağımız odunları satın alır veya bir yerden temin eder… kış gelince de sobalarımız da odun yakar ve kışın keyfini çıkarırdık…

Yani Dereli ilçesi coğrafi konum olarak diğer ilçeler kadar üretim biçimine elverişli değildi ama; yaylaları, dik bayırları ve dağlar yükseldikçe ormanları bir hayli zengin ilçe olduğu için en azından kışın sobalarda odun yakma konusunda avantajlıydı…

Demem o ki; Dereli ilçesi bundan 30-40 yıl öncesine kadar taş kömürünü tanımaz ve bilmezdi..

İkinci bir “ancaaaakk” daha çekeceğim ki; bu ikinci çektiğim ‘ancak’ üzerinde biraz düşünelim istiyorum…

Şöyle ki;
Bundan 30-40 yıl önce Dereli ilçesinde nüfus yoğunluğu bugüne göre çok-çok daha fazla olmasına rağmen…

Hatta ve hatta SEKA Kağıt fabrikası satıldıktan sonra ormanda kesimler azalmasına rağmen…

Köylerde hayvan besiciliği kaktığı için küçük çalılıkların bile zaman içerisinde büyüyüp, şimdi küçücük bir ormanlık olmasına rağmen…

Ve bütün bu rağmenlere rağmen; kış gelince evlerde, resmi dairelerde odun sobası değil de etrafa zehir saçan kömür yakma tercih ediliyorsa; bunu nasıl yorumlamalı ve hangi zemine oturtmalı diye düşünmekten kendimi geri alamıyorum…

Neden böyle yapılıyor?
Bu alışkanlık nereden ileri geliyor?
Bu işin altında ne yatıyor;

Bedavacılık mı?
Kolaycılık mı?
Çevre bilincinin gelişmemesi mi?
Yoksa;
“Amaaan bana ne, nereden inceldi ise oradan kopsun” benliği veya umursamazlığına mı?
Sizce hangisinin üzerinde düşünmek gerekir dersiniz?

Siz bu soruların yanıtını düşünürken bende yavaş yavaş özetleyip sonlandırmak istiyorum…

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Şimdi burada sizlerle görselde paylaştığım fotoğrafa bir kez daha bakmanızı rica ediyorum…

Fotoğrafta gördüğünüz yer; Dereli ilçe merkezi…
Kemer köprünün karşısında önde görünün bina belediye binası.
Arka tarafından yükselen duman bir plastik fabrikasından veya lastik fabrikasından değil…

Eğer tahminim beni yanıltmıyorsa bu havaya kirleten duman büyük bir ihtimalle belediye binasından çıkıyor…
(eğer yanlış düşünüyorsam düzeltirlerse sevinirim)

Ve eğer bur kirli duman bizatihi belediye binasından çıkıyorsa…
Yani havayı kirletme konusunda bizzat belediye öncülük yapıyor ve buna da hiçbir kimse gıkını çıkartmıyorsa, başkalarına söz söylemeye hiç hakkımız olamaz diye düşünüyorum…

Çözüm mü?
Onu ben bilemem…
Çözüm konusunu yine bilse bilse yönetsel erkler bilir…
Üstelik bu konu mühendislik alanına girer..
Bizim önerilerimiz olsa olsa; uzaktan gazel okumaya benzer!

Ve onun için en iyisi susmak…
İşi ehline bırakmak…

Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıkla kalın,
En önemlisi de;
Düşünce eyleminden uzak kalmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM