KIRIK AYNALAR

KIRIK AYNALAR

Tanzimat Fermanı’nın yürürlüğe girmesinden bu yana, Müslümanlar arasında itikadî, amelî ve ahlakî alanlarda baş gösteren yozlaşma, gevşeklik ve ayarsızlık son on beş yıldır ‘değişim’ adı altında ‘dönüşüme ve kokuşmaya’ uğradığından, manevi depremin boyutları tahammül sınırlarını zorlamaya başladı. Umerası, uleması ve avamıyla büyük çoğunluk yörüngeden çıkmanın ne anlama geldiğini unutmuşa benziyor; felaketin boyutları, sanılandan da fazla…

Ne acıdır ki, şeyhlerin, mürşitlerin, müritlerin, akademisyenlerin, din görevlilerinin ve bazı kanaat önderlerinin de aralarında bulunduğu kalabalık bir güruh, hâlâ Din-i İslâm’ı Mübîn-i sadece ibadetlerden, ezkardan, salih amellerden ve dualardan müteşekkil kabul sanıyor ve böyle tebliğ ediyor. Bu insanlar bilmezler mi ki, İslâm hayat dinidir ve ibadetlerle ilgili ayet sayısı sadece 140 cıvarındadır. Ve Kur-an-ı Kerim’in %99’u değil, ancak %100’ü Kur’an-dır.

Makam-mevki, şan-şöhret, menfaat-servet gibi dünyevî ihtiraslar uğruna inançlarını ve ideallerini örseleyerek, salih amellerinin iptaline (fe eHbete eg’mâlühüm) zemin hazırlayan manevi müflislere ithaf olmak üzere birkaç Ayet-i Celile meali zikredelim ki, manevi mes’uliyetten kurtulma ümidini yitirmeyelim. Bu vesile ile bazı yaralara merhem olabilirsek ne mutlu bize.

“…Yoksa siz, kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında ancak rüsvaylık; Kıyamet Günün de ise, en şiddetli azaba itilmektir…” (Bakara, 85). “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan ulul emr’e (emir sahiplerine) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, Allah’a ve Ahiret Günü’ne (gerçekten) iman ediyorsanız, onu Allah’a ve Rasülüne götürün…” (Nisa,59)

“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini ileri sürenleri görmüyor musun? Tağut’u inkâr etmeleri kendilerine emrolunduğu halde, Tağut’un önünde muhakeme olmak istiyorlar…(Nisa;60).  “Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükmü, içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam manasıyla kabul etmedikçe iman etmiş olamazlar.” (Nisa,65)

“Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Rasûlü’ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzap,36)  “…Kim de beni anmaktan(zikrimden, Kur’an-dan) yüz çevirirse, şüphesiz O’nun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz O’nu Kıyamet Günü kör olarak dirilteceğiz. O: “ Rabbim! Beni niçin kör olarak dirilttin? Oysa ben (dünyada) hakikaten görüyordum” der. (Allah) Buyurur ki: “İşte böyle. Çünkü: Sana ayetlerimiz geldi, ama sen onları unuttun. Bu gün de aynı şekilde sen unutuluyorsun.” (Taha,124,125,126)

“…Kim Allah’ın indirdiği (hükümler ) ile hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir”  (Maide,45)  “…Onların (yerde ve gökte olanların) O’ndan başka yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.” (Kehf,26)  “Göklerin ve arzın hükümranlığı muhakkak Allah’ındır. O’nun her şeye gücü yeter.” (A.İmran,189)  “(Habibim) De ki: O’nu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değil. Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam.  Zira Rabbime isyan edersem, elbette büyük günün azabından korkarım.”(Yunus,15)

Ayet-i Celile’lerin mealini, yarı resmi olması hasebiyle, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından, uzman kişilerden müteşekkil bir Komisyona hazırlattırılan “Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali” adlı eserden aldım. Arzu edenler, ayetlerin meal ve yorumlarını adı geçen eserden veya diğer meal ve tefsirlerden bakabilirler.

Aslında, burada onlarca-yüzlerce Ayet-i Celile ve Hadis-i Şerif mealini zikretmek, yorumunu yapmak  mümkündür. Ama fazla söze ne hacet; “sözün tamamı delilere söylenir”  derler. Mühür yememişse gönüller, darbe almamışsa iman, kuraklıktan çatlayan toprağın, suyu sünger misali emmesi gibi, “…işittik, itaat ettik…” (Bakara,285)  hükmü gereği, Allah ve Rasûlü’nün emirlerini ve hükümlerini, haramları ve helalleri duyar duymaz anında teslim olurlar; tıpkı Ashab-ı Kiram gibi…

Öyle değil de, bir yerlerde (itikadi alanda) bilinen ya da bilinmeyen nedenlerden dolayı bir arıza oluşmuş ise, ne söylesen faydasız. Oksitlenmişse kablo, iletim görevini yapamaz. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az.

Son söz: Aynalar hayatın vazgeçilmezidir, güzeldir. Ama kırıldıkları zaman güzelliklerini ve özelliklerini kaybederler ve işe yaramaz olurlar. “Yazı ile başlığın ne ilgisi var” demeyin. Var var, biraz ince düşünün.

Selâm ve dua ile…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?