KAPI ÖNÜNE KOYMAK

KAPI ÖNÜNE KOYMAK

Yıllardır etkili bir muhalefet yapamayan CHP her zaman olduğu gibi.

Sonuçları itibariyle şaibeli olan referandum sonrası başlayan tartışma devam etmekte.

Genlerinde bulunan, en beklenmedik anda ortaya çıkan iç çekişmeler yeniden başladı.

Hesaplaşmaya dönüşen bir görüntü verilmekte.

Gereksiz çekişmeyi halkoylaması sonucuna bağlamak yanlış olacaktır.

Bu partide kırgınlık, iç çatışma, düş kırıklığı, birbirini eleştirme, küs olma hiç bitmedi.

Yeri geldiğinde ‘biz dünyanın en eski ve cumhuriyeti kuran partiyiz’ diyerek caka satanlar, iktidara giden yolda hep başarısız oldular.

İnönü dahil diğer liderleri de, ‘yenilen pehlivan güreşe doymazmış’ atasözüne uygun davranışlar sergileyerek, başkanlığı bırakmak, yenilenmek yerine devam etmeyi yeğlediler.

En büyük avantaj mevcut liderde idi.

O’da hiç inandırıcı, güven verici olamadı.

Özellikle toplumdan kopuk, dar bir kadro ile çalışan Baykal’ın genel başkanlıktan ayrılması üzerine ele geçirilen fırsat asla değerlendirilemedi.

Belki ikinci adam olabilirdi ama liderliği kabul görmedi.

On beş yıldan bu yana iktidarda bulunan AKP’nin yarattığı gündemin ardından koştu.

Onların değirmenine su taşımaktan öteye geçemediler.

Sadece, salı günleri yaptıkları grup toplantısında ses verdiler.

Ülkenin yığınla biriken iç ve dış sorunlarına çözüm önerisi getirip gündemi belirlemek yerine parti içi basit, kısır çekişmelerle yoğrulmaktalar.

80 yaşına gelen, 40 yıldan bu yana mecliste bulunan, genel başkan olduğu 16 yıl içersinde başarılı olamayan, hizipçi kimliği ile anılan, kendinden başkasını tanımayan Deniz Baykal’ın, zamansız çıkış yaparak gündem belirlemesi tartışma konusu.

7 Haziran seçiminin ertesi günü, kimseye danışmadan koşarcasına cumhurbaşkanının kapısını çalan Baykal’ın son günlerdeki demecine yönelik ses çıkaramayanlar, bir gazetede düşüncelerini açıklayan Fikri Sağlar’ı parti disiplinine verdi.

Yol vermek, kovmak anlamında kullanılan ‘kapı önüne koymak’ tehdidi yapılarak.

Üstelik genel başkanın tek başına, ‘kapı önüne koyarım’ söylemi ile.

Onlara göre parti başkanı olmak yetkileri tek başına ele geçirmek anlamı taşımakta.

Anayasa değişikliğine ‘tek adam’ diktası diye haklı olarak karşı çıkanlar, kendisinin ‘tek adam’ olduğunun farkında değiller.

Katıldığı tüm seçimlerde başarı sağlayamayanlar bu göreve devam etmekte.

Asıl sorun ve ‘tek adam’ olma bu olsa gerek.

Parti içi disiplini elbette çok önem verilmesi gereken durum olmalı.

Aksi davranışlarda bulunanlara yaptırım uygulanmalı.

Ancak, genel başkanlığı eline geçirenler partiyi özel mülkü gibi görmemeli.

Yapılması gereken parti ve toplum üzerinde istenilen heyecanı yaratamayanların ekibi ile çekilmesi olmalı.

Yeni arayışlara girilerek toplumda kabul görebilecek liderlere gereksinim bulunmakta.

CHP’deki sorun kadro partisi yerine, sağ partilerde görülen lider partisine dönüşmesi.

Parti ideolojisi, tüzük, program, ilke ve hedeflerini anlayamayan, bu alanda sınava tabi tutulduklarında yüz üzerinden elli puan alamayacak kadar yetersiz, toplumdan kopuk, iletişim kuramayanlardan oluşturulan zayıf bir kadro ile yola koyulursanız başaramazsınız.

Siyaseti meslek olarak görmeye çalışanlarla hedefe ulaşmak olası değildir.

Siyasi partiler iktidar olmak için uğraş verirler.

Yüzde 25 bandına sıkışan CHP’nin yöneticilerinin tamamı mevcut durumlarından memnun olma görüntüsü vermekteler.

Elde bulunan sopa ve öfkeyle parti yönetmek bunun göstergesi olsa gerek.

CHP hedef kitlesi ile bütünleşemedi ve onlara hep mesafeli davrandı.

Gerçek bir sosyal demokrat parti olamadı.

‘Tıpış, tıpış oy vereceksiniz’ anlayışı ve tepeden inmeci bir yaklaşımla çoğunluğa ulaşmada yetersiz kaldı.

Dar, deneyimsiz, topluma tepeden bakan çekirdek bir kadro ile çalışarak, ülke gerçekleriyle yüzleşemedi.

Sağ partilerde mutlak olan lidere dayalı siyasi yapılanmayı aşamadılar.

Genç, dinamik, eğitimli, iç ve dış gelişmeleri izleyebilecek, üretken, ekip çalışması yapabilecek yeterlilikte olan kişilerden oluşan kadrolarla başarılı olunacaktır.

Siyasi partilerin önceliği iktidara yürümektir.

‘Aba altından sopa göstererek, kapı ardına koyarım’ diyerek bir yerlere varamazsınız.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?