Ilımlı İslâm Nedir?

Ilımlı İslâm Nedir?

Dinler Arası Diyalog ekibi tarafından, “İndirilen” dine alternatif olarak icat edilen “uydurulmuş” sözde dine verilen isimdir ki, İslam dünyasında genel kabul görmüştür. İsrail, ABD ve diğer emperyalist ülkeler tarafından desteklenen ve finanse edilen bu din anlayışı, tamamen “fitne-fesat”  operasyonudur, Müslümanların itikad sistemlerini dumura uğratmak ve kendileri açısından tehlikeyi bertaraf etme amacına matuftur.

 

Uydurulmuş İslam anlayışı yaşamaya kolay, basitleştirilmiş, içi boşaltılmış bir inanç sistemine sahiptir.  İnsanlar arasında alıcısı da bulunan bu dini anlayışta “şeriat, cihad, fıkıh, haram-helal, hesap… vs” gibi İslami terimler yumuşatılmış, ehl-i küfrü rahatsız edici kurallar yontulmuştur.  Kur’an ve Sünnette anlatılan İslam inancı bu yöntemle ıslah edilmiş, ehlileştirilmiş, özü kaybetmiş ve sadece bir kabuk olarak işlev görür hale getirilmiştir.

 

Ülkemizde de bir kısım insanlar tarafından rağbet gören bu anlayış, bilim, sanat, ticaret, hukuk ve siyaset dünyasından hayli taraftar bulmuş; muhtelif sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, bir kısım cemaat ve tarikat mensuplarınca da benimsenmiştir. Bazı odaklar “Dinler Arası Diyalog” adı altında (Fethullah GÜLEN hareketi), bazı çevreler de ” Medeniyetler Arası İttifak” gibi (AKP’liler) yaldızlı ve süslü kelimeler ile bu paslı, iğrenç, buram buram ihanet kokan tehlikeli ürünü muhtelif çıkar ve menfaatler karşılığı insanlarımıza pazarlamışlar ve kısmen de başarılı olmuşlardır.

 

Son dönemlerde sayıları azımsanmayacak kadar fazla olan insan tarafından yaşanan ama gerçek İslam’la yakın uzak ilgi ve alakası bulunmayan iğrenç hayat modeli, bu GDO’lu anlayışın HORMON’lu sonucudur. Kırmızı çizgileri bulunmayan, kaide ve kuralları nefsin ve şeytanın arzu ve isteklerine göre tespit edilen bu sakat anlayış, Müslümanlar açısından tarihin en korkunç tuzağıdır, en tehlikeli projesidir.

 

Ehl-i Sünnet çizgisinde kalabilmenin, İslam’ı Allah’ın ve Rasulü’nün istediği gibi yaşayabilmenin çok, ama hem de çok zor olduğu bu fitne-fesat döneminde, bid’at ve hurafelerden etkilenmeden Müslüman kalabilen insanlara ne kadar da muhtacız.  Toplum katmanlarının itibarına mazhar olmuş nice Mürşidlerin dahi irşada muhtaç olduğu, fitnenin aramızda su sızıntısı gibi tehlike arz ettiği bu zaman diliminde şuurlu, sadık ve sağlam kalabilen Müslümanlar olarak bir birimize hakikaten muhtacız;  irşad ve uyarılara ihtiyacımız var. Çünkü tehlike gerçekten büyük, düşmanlar sinsi, zaman korkunç hadiselere gebe ve bir takım kişiler işin hala farkında değil.

 

Dünya ve Ukbâ’mız böylesine büyük tehlikelere maruz kalmışken, komşuda tuz yokluğundan kokuşan etin, zaman içinde bize zararı olmayacağını, kokunun bizim haneyi etkilemeyeceğini söyleyebilir miyiz? Neme lazım, bana ne, etliye-sütlüye karışma, suya-sabuna dokunma, beni sokmayan yılan bin yaşasın vs. diyebilir miyiz insanlar?

 

Bir kuraldır, “zehiri, her zaman altın tepsi içinde verirler” zehirlenenler işin farkına varmasınlar diye…. Bu tarih boyunca böyle olmuştur, bu devirde böyle oluyor ve gelecek dönemlerde de muhtemeldir ki, yine böyle olacak. Tarih, yaşananlardan ibret almadığımız, alamadığımız için tekerrür etmiyor mu?

 

İslam’ı, İslam adına ve Müslümanlar eliyle tahrip ettiler, Müslümanların onayı ve desteğiyle… Camilere koşmakla, namazları eda etmekle, oruç tutmakla, hac görevimizi eda etmekle, zikir ve dua ile, kılık kıyafet ile her şeyi hallettiğimizi mi sanıyorsunuz Müslümanlar?

 

Ne dersiniz Müslümanlar, bu yıkımda, bu tahribatta, bu faciada hangimizin ne kadar payı vardır? Nerelerde, ne kadar hata yaptık; yaşanan, cinayet mesabesindeki olaylarda ne kadar hatamız vardır?

 

Büyük Hesap Gününden önce bir nefis muhasebesi yapmamız ve noksanlarımızı telafi babında gayret göstermemiz gerekmiyor mu?

 

Selam,  Hakk çizgi üzerinde kalanların, Ehl-i Sünnet Ve’l Cemaat dairesinde sebat edenlerin ve Din-i İslam’ı Mübin’i bizden istendiği gibi yaşayanların üzerine olsun…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?