İKTİDAR MUHALEFETTEN KORKMUYOR ÇÜNKÜ ONLARIDA KENDİNDEN BİLİYOR

İKTİDAR MUHALEFETTEN KORKMUYOR ÇÜNKÜ ONLARIDA KENDİNDEN BİLİYOR

Sevgili sayfa arkadaşlarım,
Bugünkü sohbetimizin konusu;
“İktidar-Muhalefet İlişkileri” üzerine olsun istedim.

Niye istedim?
Dünkü ‘sayfa sohbetimizde’ de söylediğim gibi, aslında bu sıralar yazacak ve dile getirecek o kadar çok konular var ki; hangisine sıralamada öncelik verip ve hangisini sohbet konusu yapacağınızı şaşırıyorsunuz…
Bende bu nedenle bugünkü sohbet konumuz; iktidar- muhalefet ilişkileri üzerine olsun istedim…
Çünkü -sizler nasıl düşünürsünüz onu bilemem- ama (farklı düşünenlere de saygı duyarım) bana göre; yüce parlamentomuzda iktidar-muhalefet ayrımı diye bir şey yok!
Hepsinin planları-programları da aynı!
Hepsi de aynı değirmene su taşımak istiyor!
Kısacası; arada-sırada üstlendikleri rol gereği (milletin gözüne demokrasi boyası çalmak için) itişip-kakışıp birbirleriyle kavga etseler de!
Halkın başına bir örtü örtüp; demokrasi tütsüsü verseler de!
Muhalefet-iktidar, hepsi birbiriyle can-ciğer kuzu sarmasıdırlar!
Yani o çılgınca bağrışıp-çağrışmalar!
Birbirlerine Caka satıp, hava atmalar!
Hepsi üstlendikleri rolü başarıyla yerine getirmek içindir!
Yani demem o ki; İktidarın planı-programı neyse, muhalefetinki de odur.
Yani demem o ki; plan-program konusunda yoktur birbirlerinden farkları!
Yani; birinin elinde programın orjinal varsa, diğerinde kopyası vardır!
Yani; iktidarı -bir şekilde- kim eline geçirirse geçirsin, aynı planı uygular!
Yani daha kısaca ifade edecek olursak; hepsi de aynı derenin balıklarıdır!
Şimdi düşünüyorum da;
Eskiden siyasi partilerin, halkı kendi ekseninde toplayacakları bir plan, programları ve sloganları olurdu…
Örneğin bir siyesi parti; (inandığından söylemese de) Haktan- adaletten, demokrasi ve demokratlıktan dem vururdu!
Bir başka siyasi parti;(gerçekleşmesi mümkün olsun veya olmasın) yurdun dört-bir yanına ‘Ağır Sanayi’ kuracağından söz ederdi…
Yine bir başka siyasi parti (ister inanılsın, isterse düş olarak havada kalsın) ‘Toprak işleyenin, su kullananın’ sloganı atarak, halkı etrafında toplamaya çalışır ve buna benzer sloganlarla iktidara gelmeye çalışırdı…
Örneğin bundan 49 yıl önce, yani tamda bugünkü tarih olan 11 Ağustos 1969 yılında Bülent Ecevit “Toprak işleyenin, su kullananın” sloganını ortaya atmış ve daha sonra da bu sloganın etrafını şu sloganlarla doldurmuştu;
“Ne ezen, ne ezilen-İnsanca hakça bir düzen”
“Bu düzen değişecek”
“Köy kent projesi” gibi buna benzer, emekten ve ezilenden yana sloganlar kullanılırdı…
Ve halka yönelik sloganlarla, ezilen ve horlanan, sömürülen halkı arkasına takar ve meydanlarda toplardı…
Niye böyle ezilenden ve sömürülenden yana sloganlar kullanırlardı?
Kullanmak zorundaydılar; çünkü karşılarında sosyalistçe düşünen bir kitle vardı!
Örneğin (farklı fraksiyonları içinde barındırsa da) 1965 seçimlerinde TİP diye bir sosyalist parti meclis çatısı altında 14 milletvekili ile yer almıştı…
Böyle giderse ve bunların önü beri alınmazsa; gelecek seçimlerde kim bilir bunlar parlamentoya kaç kişiyle girerlerdi?
Onun için (sosyalistçe düşünülecekse) yine sistem partileri düşünmeliydi!
Veya -bir şekilde- bu zararlı düşünenlerin önü kesilmeliydi!
Ve de öyle yapıldı…
Sömürü sistemini temsil eden partilerin önünün açılıp, yol alması için; Sosyalistçe düşünen partiler kapatıldı…
Şimdi İktidar ve muhalefet birbiriyle uyum gösteriyorsa!
Halkın gözleri önünde -yapay- kavgalar yapıp; öte tarafta kol-kola yürüyor ve birbirlerini üzmüyorlarsa!…
Sol ve sosyalistçe düşünenleri…
Hatta bilimsel sosyal demokrasiden yana olanlar ortadan kaldırılarak ve tamamen ‘sağ’ tarafa yan-gelip; yaslanılmışsa!
Şimdi kalkıp da nasıl diyeceğiz;
“Parlamentomuzda birbirinden farklı düşünen ve çoğunluğun çıkarları doğrultusunda birbirinden farklı düşünen partilerimiz var” diyebilir miyiz?
Bildikleri ve söyledikleri tek şey vardır;
“Biz onlardan iyi yaparız” (her neyi iyi yapacaklarsa)

Uzun sözün kısası;
Şu an ülkemizde iktidar boşluğu değil; plansız-programsız ve pusulasız bir şekilde yürümeye çalışan muhalefet var…
Diğer bir ifadeyle ‘muhalefet boşluğu’ var… (dedikten sonra da)
Bugünlük benden bu kadar!…

NOT: yarınki sohbetimizde üç aşağı-beş yukarı bu minval üzerine olacak.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?