HZ. İBRAHİM-HZ. İSMAİL VE HZ. HACER

HZ. İBRAHİM-HZ. İSMAİL VE HZ. HACER

İnsanlık tarihinde eşine az rastlanır bir aile ve o ailede üç muhteşem insan…
İbrâhîm’î bir tavır … Hacerî bir duruş… İsmail’î bir teslimiyet…Hikmet-i sebebi ne ola ki?
Tüm insanlığın saygı duyduğu, Peygamberliğine ittifak ettiği , tarihe mal olmuş A’zam Peygamber Hz. İbrâhim (sav) Efendimiz… Çok sevdiği bir eşi ve ihtiyar yaşında kendisine bahşedilen bir erkek çocuğu, İsmail (as)…
O’nu öylesine seviyor ki… Günlerden bir gün, hikmet-i İlâhi, eşini ve çok sevdiği İsmail adındaki oğlunu ıssız ve uçsuz bucaksız bir çöl olan, kimsenin yaşamadığı Mekke’ye bırakması emrolunuyor. Zor bir olay…..Ama O bir Peygamber ve emir İlâhi Makam’dan geliyor. O halde asla itiraz yok, tereddüt yok, nedenini sormak yok…. Talimat yerine getiriliyor ve Hacer Validemiz ile kundaktaki oğlu Hz. İsmail (a.s), Hz. İbrahim (a.s.) tarafından Mekke çöllerine bırakılıyor.
Düşünebiliyor musunuz? Kuş uçmaz, kervan geçmez, uçsuz bucaksız tenha bir kum çölü… Gelen yok, giden yok. Işık yok, insan yok. Bırakınız insanı, hayvan bile yok…Bir kadın ve kucağında bir erkek çocuğu…Tahayyül edebiliyor musunuz ?
Hz İsmail büyümüş, deli kanlı olmuştur. Baba Hz. İbrahim(a.s.)’a ikinci Emr-i İlâhi tebliğ edilir ve canı kadar sevdiği oğlunu, daha önce verdiği bir söze istinaden kurban etmesi istenir. İtiraz da yok, tereddüt de yok. Hazırlıklar yapılır ve çıkılır yola… Madem ki söz verilmiş, o sözün gereği istenir olmuş, gereken yapılacak…
Gel zaman, git zaman hayat akıp geçmiştir. Dönemin Nemrut’u Hz. İbrahim (a.s.)’ı mancınık vasıtasıyla, yaktığı ateşe fırlatıyor. Tam o sırada Hz. Cebrail (a.s.) geliyor ve diyor ki: “Ey İbrahim. Rabbin soruyor, bir arzusu var mı diye?” Cevap tam da İbrahîm’î bir cevaptır. Buyuruyor ki Hz. İbrahim Aleyhissalâtü Vesselâm: “Ey Cebrail, sen çekil aramızdan. Zira Rabbim beni görüyor, halimi de biliyor.” Öylesine sakin ve metanetli ki… Sanırsınız ki, ateşe değil de, gül bahçesine gitmekte olduğunu sanki hissetmiş, sanki biliyor…..
Öyle ya. İbrâhîmî bir duruş için Hz. İbrâhim olmak gerekir. Hz. İbrahim (a.s.) olmak kolay iş midir? Elbette bir kısım merhalelerden geçmek gerekir, imtihanı kazanmak gerekir ve de öyle olmuştur. Hz. İbrahim (as)’ın oğlu, teslimiyetin timsali, muazzam bir şahsiyet, mübarek bir Peygamber…
Hz. İbrahim(as) oğlu İsmail’e diyor ki: “Ey oğul! Seni Allah için Kurban etmekle emrolundum.” Cevap müthiştir: “Ey Babam! Emrolunduğunu yerine getir.” Müslümanca tavıra, teslimiyete bir bakar mısınız? Baba oğul, kurban mahalline varırlar, İsmail der ki:” Ey babacığım! Ellerimi ayaklarımı bağlayınız, ola ki, canım yanar da, size zorluk çıkartabilirim. Gözümü bağlayınız, ola ki, evlat sevgisi yüreğinize düşer de, kalbinizde tereddüt oluşabilir.” Allah’a imanın, sevginin, sadakatin, teslimiyetin zirve noktası işte burası.
Hz. İbrahim(as) emri ilahiye muhatap olunca, durumu eşi Hz. Hacer(ra) validemize arz eder. Hz Hacer(ra) der ki: “Ey İbrahim, bu iş Allah’ın emri mi?” “Evet” der Hz. İbrahim(as). Hz. Hacer(ra) hiç tereddüt etmeden, can-ı gönülden, şevk ve iştiyak ile: “Ey İbrahim! Sana emr edileni yerine getir” der. Ana yüreği, canından çok sevdiği biricik oğlu…Ama emir yüksek makamdan olunca, akan sular duruyor ve netice bu…
Daha evvel, yine bir ilahi emir gereği, Hz. İbrahim (as) eşi Hz. Hacer (ra) i ve küçücük oğlu İsmail’i o zamanlar kimselerin bulunmadığı, ıssız-bucaksız çöllerden oluşan Mekke’ye getiriyor ve Hz. Hatice (ra) validemize diyordu ki: “Ey Hacer! Seni ve İsmail’i burada bırakıp, geri dönmem gerekiyor”. Hz. Hacer (ra) soruyordu: “Ey İbrahim! Bu senin kararın mı, yoksa Allah’ın emri mi?” “Ey Hacer! Bu emir Allah’tandır” deyince, şu cevabı alıyor idi: ” Ey İbrahim, o halde dönebilirsin. Madem ki O böyle buyurdu, Allah bize yeter, gönül huzuru ile dönebilirsin.” Hacerî bir duruş bu, Müslüman hanımlara bir misaldir bu, teslimiyetin, sadakatin, imanın doruk noktasıdır, zirvesidir bu.
Ey Müslümanlar! Hayatın akışı içinde örnek alabileceğimiz bir erkek, bir kadın ve bir çocuk. Fakat bu insanları örnek alabilecek derecede imana, ahlaka, sadakate, teslimiyete sahip Müslümanlar nerede? Ara ki, bulasınız. !!!
Selam ve dua ile….

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?