Her şey güzel olacak

Her şey güzel olacak

Kışın sonunun bahar, baharın sonunun da yaz olması mevsimsel bir gerçekliktir. Demokratik toplumlarda ‘saltanat yönetimi’ gibi, yaşam boyu yönetimler olmaz.
Gün gelir sandık iktidarı değiştirir.
Bu nedenle denmiştir ‘ iktidar Sultan Süleyman’a da kalmadı’ diye…
Kimseye kalmaz!
Yeter ki demokrasi bütün özellikleri ile bütün güzellikleri ile uygulansın. Yeter ki iktidarlar da halkın demokratik tercihine saygı duymasını bilsinler.
Demokrat olabilsinler…
İşte o zaman her şey güzel olur!
O zaman iktidar gücü ile kurumlara baskı yapılmaz. Sandığa tuzak kurulmaz. Kendi yönetimindeki kurumların hataları varsa bu seçime ve seçmene yüklenmez.
Kamu görevlisi olmayan üye ilk defa görevlendirilmiyor ki…
Siz kazandığınız da sorun yok. ‘Atı alan Üsküdar’ı geçmiş’ oluyor. Fakat kaybedildiği zaman ‘yasa böyle diyor. Şu kadar sandıkta kamu görevlisi yok’ deniyor.
Bize göre hukuk.. Size göre hukuk… Hukuk devletinde böyle ‘çok hukukluluk’ olur mu?
Demokrasilerde olmaz! Olmamalıdır.
Yine demokrasilerde aynı zarfın içinden çıkan 3 oy geçerli ama bir oy geçersiz sayılma da olmaz.
Bunun geçerli, kabul edilebilir bir izahı yoktur.
Bunun hukuk devletinde yeri yoktur. Bağımsız ve tarafsız yargı böyle bir karar alamaz. Alıyorsa orada ‘hukukun üstünlüğü’ değil de ‘üstünlerin hukuku’ geçerlidir.
Demokrasilerde bu da olamaz!. Olmamalıdır.
Anayasanın 79. Maddesi diyor ki; “… Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur.”
Yedek üyeler, asıl üyelerin geçerli mazeretleri nedeniyle toplantılara katılamama durumlarında, onların yerine toplantıya katılırlar.
Asıl üye Danıştay’dan ise Danıştay’dan gelen yedek üye devreye girer.
Yargıtay’dan ise Yargıtay’dan gelen yedek üye toplantıya katılır.
Tıpkı sahada top oynayan 11 futbolcunun teki saha kenarına alınınca yerine yedek oyunculardan tekinin sahaya girmesi gibi…
Sahada hiçbir zaman 11 kişiden fazla futbolcu olamaz! Kural budur.
Anayasanın 79. Maddesine göre düzenlenmiş yasalarda da “yedi asıl dört yedek üyeden bahseder.”
Son iptal kararını alan YSK, yedi asıl üye ile değil de on bir üye ile toplanmıştır. Yani yedek üyelerde karar vermede etkili olmuşlardır.
Burada bir usul hatası vardır.
Anayasanın 79. Maddesi “YSK kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz” demektedir.
Dikkat ederseniz burada kararları ile ilgili bir itirazın yapılamayacağı ifade ediliyor.
Yani İPTAL kararı ile ilgili itiraz edilemez.
Fakat toplanma şeklinin bir usul hatası olduğu yönünde itiraz pekâlâ edilebilir.
Nereye edilebilir? Danıştay’a edilebilir…
Bu yolla bir hukuki süreç takip edilebilir.
Sanırım iktidar YSK’ nın asıl üyelerine iptal kararı vermeleri konusunda güvenemedi ki, iptali garantiye almak için dört yedek üyenin de karar toplantısına girmesi sağlandı!.
YSK web sayfasında hangi üyenin asıl, hangi üyenin yedek olduğu yazmıyor. Şayet yazıyor olsa idi iptal ve ret oyu veren üyeler üzerinden durum daha net olarak anlaşılırdı.
Ankara Barosu Başkanlığınca yapılan açıklama da , “dört yedek üye ile iptal kararı, anayasaya açıkça aykırıdır” demektedir.
Geçmişte Yargıtay Başkanlığı yapmış olan hukukçu Sami Selçuk’ ta katıldığı TV programında, benzer bir görüşü savunmuştur.
CHP’nin hukukçularının da bu konu üzerinde çalıştığı bilgileri gelmektedir.
Demokrasilerde hukukun üstünlüğü geçerli olmalıdır.
Gücün hukuku geçerli olmamalıdır.
YSK üyeleri, görev uzatmanın diyeti olarak cübbelerine ‘düğme dikmek’ ve o düğmeyi iliklemek zorunda olmamalıydı.
İktidar ile “Arka kapı” diplomasisi uygulamamalıydı.
Gücünü anayasadan alarak hukuka uygun karar vermeliydi.
Bunu yapamadı!
Pek çok hukukçuda, geçmişte AKP içinde aktif görev yapmış pek çok siyasetçi de, içlerinde iktidara yakın gazetecilerin olduğu pek çok köşe yazarı da bu kararın yanlışlığına işaret ediyor.
Şimdi, 23 Haziran günü İstanbul seçmeni yeniden sandık başına gidecek.
Usul hataları ile ilgili çalışmalar ise sürdürülüyor.
Yaşanan ‘hukuk darbesine’ karşı da toplumun her kesiminden tepkiler büyüyor.
Bu güne kadar sesi çıkmayan çeşitli kesimler ses yükseltiyor.
Sanatçılar “her şey güzel olacak” diyor.
Stadyumlarda seyirciler “her şey güzel olacak” diyor. Kulüp yöneticileri “her şey güzel olacak” diyor.
Geniş halk kitleleri sosyal medyada ve yaşamın her alanında “her şey güzel olacak” diyor…
İktidar yetkilileri ile MHP lideri bu söze de, söyleyenlere kızsa da, “her şey güzel olacak” sözü topluma dalga dalga yayılıyor.
Bu haksızlığa ve hukuksuzluğa tepkidir!
Susan toplumun konuşmaya başlamasıdır.
Demokrasiye sahip çıkmasıdır.
Şayet demokrasi dışı davranışlar gündeme getirilmez ise; bu heyecan, bu inanç ile her şey güzel olacaktır.
Kamuoyunda o ışığı görüyorum.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?