İkisi bir arada olmaz…
Ya liderlik sultası diyeceksin..
Yada demokrasi isteyeceksin..

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Sohbetimize yine selamsız-sabahsız, patavatsız bir şekilde girdiğim için özür dilerim…
Ve daha fazla gevezelik yapmadan da tanıdık-tanımadık tüm sayfa arkadaşlarıma selam ve sevgilerimi iletirim…

Sevgili dostlarım,
İster inanın, isten inanmayın..
Üstelik bana inanmayan varsa eğer İnternet’e baksın…
Ülkemizde tam 100 dolayında -yasal olarak kurulmuş- siyasi parti var..

Üstelik bir çoğunun isminde ya ‘Adalet, demokrasi, halk, hak ve demokrat’ ibareleri var…

Örneğin bunlardan öne çıkanlardan bazılarının isimlerini sizlerle kısaca paylaşalım;

Adalet ve Kalkınma partisi
Adaletçi Kurtuluş Partisi
Bağımsız cumhuriyet Partisi
bağımsız Türkiye Partisi
Barış ve Demokrasi Partisi
Demokrat Parti
Demokratik Sol Parti
Hak ve Adalet Partisi
Hak ve Eşitlik Partisi
Hak ve Hakikat Partisi
Hak ve Özgürlükler Partisi
vesaire, vesaire…
Liste uzadıkça uzayıp gidiyor..
Biraz öncede söylediğim gibi 100 dolayında siyasi parti var…

Hepside ‘hak ve adaleti’ temsil edeceğini iddia ediyor…
Hepside ‘barış ve demokrasiyi’ ismiyle ön plana çıkarıyor..
Hepside ‘eşitlikten ve demokratlıktan’ dem vuruyor…
Hepside ‘bağımsızlıktan’ yana olacağını ileri sürüyor…

Eeeeee!
E’si şu…
Demek ki bu sözü edilen değerler bizde yok ki; bu eksikliğimizi gidermek için yola çıkmışlar…
Daha doğrusu bu ‘eksik değerlerimizi’ bir an önce yaşamın içine taşıyacaklarını iddia ediyorlar…

Ancaaaaaakkk!
Şimdi içimizden birisi çıkıp da dese ki;
“Ülkemizde adalet denen şeyin nesnesi yok” dese…
“Sus be, bilip bilmediğin yere konuşma” derler…

Yine içimizden birisi kalkıp da;
“Yahu demokrasiye kavuşabilmek için her şeyden önce herkesin demokrat olması gerekir” dese…
“Git lan, durup dururken toplumun huzurunu kaçırma” derler…

Kalkıp da içimizden birisi bütün iyi niyetini ileri sürerek;
“Yahu mademki kurduğunuz partinin isminde ‘barış’ ve eşitlik’ ibaresi geçiyor. O zaman gelin birlikte ‘barış ve eşitlik’ sloganları atalım ve bir an önce bu değerlere birlikte kavuşalım” dese…

“Hastir lan; anarşist misin, bozguncu musun ne boksun” derler..
Yani kısacası demediklerini bırakmazlar..

Şimdi sözü daha fazla uzatmadan yavaş yavaş özetleyecek olursak;

Demokrasi sloganları atıyoruz…
Toplum olarak demokrasi kültürümüz var mı, yok mu bunu hiç hesaba katmıyoruz…

Adalet istiyoruz…
Adaleti kimler çıkarı için kullanıyor, kimler ortadan kaldırmak istiyor; bunun üzerinde düşünülmek istenmiyor…

Kurduğumuz siyasi partilerin adına ‘hak-hukuk ve eşitlik’ ibaresi koyuyoruz…
Ama ‘hak-hukuk ve eşitlik’ mağdurlarının yanında durmuyoruz…
Örneğin; ‘barış’ sloganı atanı hak mağduru olarak cezalandıran güçlere sesimizi-soluğumuzu çıkarmıyoruz…

Sadece kurulan siyasi partiler değil, anayasamız bile cinsiyet eşitliğini ilan etse de;
Kadınlarımızı ya karanlıkların içine sokuyoruz…
Ya on adım gerimizde yürütüyoruz..
Ya bir zulada ırzına geçiyoruz!
Ya dolmuşta taciz ediyoruz…
Ya da daha olmadı sokak ortasında katlediyoruz…

Eeeee!
Bütün bunlar inkar edilmeyecek kadar ortada durup dururken nasıl olacak da bu olumsuzlukların üstesinden geleceğiz?

Demokratik katılımcı düşünceyi bir kenara bırakıp, sabah akşam kendimize lider arayıp ve bulduğumuz lideri olur-olmaz yerlerde, olur-olmaz konuşmalarını avuçlarımız patlayıncaya kadar onları alkışlar ve pohpohlayıp durursak, demokrasi denilen şeyi nasıl elde edeceğiz?

Haslet duyduğumuz şeylere isim vererek mi?
Partilerimizin adına (demokrat, adalet ve eşitlik’ ismi vererek mi?
Yani nasıl olacak bu iş?

Sonuç olarak şunu düşünmemiz gerekmiyor mu;
Demokrasi kültürü olmadan demokrasiye kavuşulamaz…
Bireyler demokrat olmadan, demokratik ortama kavuşulmaz..
Barış içinde yaşamak için barışın peşine hep birlikte koşmalıyız.
Eşitliği arıyorsak; eşitliği söylem olarak partilere bırakmayıp, hep birlikte omuz-omuza ve yan-yana durmalıyız..

Bu duygularla;
Hoş kalınız,
Hoşça kalınız,
Sağlık ve mutluluk içinde kalınız…