HACCINIZ MAKBUL OLSUN

HACCINIZ MAKBUL OLSUN

Hac; belirli günlerde ibadet niyeti ile ihramlı olarak, Kâbe-i Muazzama’yı tavaf etmek ve Arafat`ta vakfeye durmaktır. Mina denilen yerde sembolik olarak şeytanları taşlamak, kurban kesmek hac ibadeti ile ilgili diğer bazı işlemlerdir. Bunlar hac farizası ile ilgili fıkhi kavramlardır ve doğrudur.
Ancak, bir başka ifade ile Hac; Allah`ın mal-mülk ve servet bahşettiği varlık sahibi bir takım insanların, kendilerine verilen bu nimetlerin şükrünü eda etmek amacına matuf olmak üzere eda ettikleri malî ve bedenî bir ibadettir. Olaya böyle de bakmak gerekir.
Dikkat edilirse bizler, diğer ibadetleri eda edenleri o ibadetler ile anmıyoruz. Ama her ne hikmetse, üzerlerine farz olan Hac ibadetini eda edenleri HACI diye adlandırıyoruz…. Hacı Efendi veya hacı hanım gibi. Acaba neden? Veya bu doğru mudur, isabetli midir, yoksa önemsemediğimiz bir, fark edemediğimiz bir hata mıdır ?
Bir başka ifade ile, buna gerek var mıdır? Meselâ namazını eda edenlere hitap ederken, isimlerinin önüne namazcı anlamında “MUSALLİ” kelimesini; oruç ibadetini eda edenlerin isimlerinin önüne oruççu anlamında “MUSAVMİ” kelimesini koymuyoruz da, Hac görevini eda edenlerin isimlerinin önünde “HACI” kelimesini neden kullanıyoruz?Bunun makul ve mantıklı açıklamasını yapabilecek bir baba yiğit var mıdır?
Üzücü ve bir o kadar da düşündürücü olan olay şudur ki; Hacı-Hacı diye hitap ettiğimiz bazı insanların isimlerini unutma tehlikesiyle karşı karşıya kaldık ! Müslüman olmanın gereği olarak, hac ibadetini eda eden insanlara Hacı Efendi, Hacı amca, Hacı hanım, Hacı abla diye hitap etmek bir gelenek veya bir gereklilik oldu. Hem de öyle bir gelenek ki, “Hacı” diye hitap etmeseniz, bazı insanlar darılıyor, üzülüyor, sitem ediyor, kalbi kırılıyor, bu ne haldir arkadaş?
Peygamberlerin (as), Sahabe-i Kiram`ın, Tabiin`in, Tebe-i Tabiin’in, itikâdî ve amelî Mezhep İmamlarının, evliyânın, ulemânın, tanınmış Allah dostlarının, keramet sahibi Hak yolcularının isimlerinin önünde “hacı” sıfatı neden yoktur acaba, hiç düşündünüz mü?
Yoksa onlar hac ibadetlerini eda etmediler-edemediler-mi, usul hatası mı yaptılar ? beceremediler mi?
Unutulmaması gereken bir noktayı zikretmekte fayda vardır. Bazı insanlar vardır ki, Onlar Kâbe-i Muazzama`ya yaklaştıkça, Kâbe Onlardan uzaklaşır. Bazı insanlar da vardır ki, Onlar imkân bulup Kâbe`ye gidemezler, ama Allah`ın lütfu, inayeti ve muradı ile Kabe-i Muazzama Onlara gelir.
Hac görevini eda etmek için yola çıkan Müslümanların dikkat etmesi gereken bazı hususları mevzuu bahis etmenin yararlı olacağını düşünüyorum.
Söz gelimi, son derece ulvî ve mukaddes olan hac yolculuğunu turistik hale getirmek istemeyenler, riyadan uzak durmaya mecburdur. İhlas, samimiyet, takva, ihsan gibi duygulardan arındırılan Hac yolculuğu ancak macera olarak kalır, turistik seyahate dönüşür. Maneviyat aleminde nasibi olmayanlar, madde aleminde kral olsa ne olur, şah-padişah olsa ne fayda…
Her şeyden önce samimiyet, ciddiyet, ihlas, takva, tevazuu gerekir. Aksi halde, eda ettiğimiz ibadetlerimizi kibir ve riya, ateşin odunu yakıp bitirdiği gibi yer bitirir de haberdar dahi olamayız. Ve bu durumda, maazAllah Mahkeme-i Kübrâ’da müflis durumuna düşeriz, aman dikkat. Haccınız makbul ola. Selam ve dua ile….

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?