GİRESUN’A KİMLER İHANET EDİYOR?!

GİRESUN’A KİMLER İHANET EDİYOR?!

“Giresun’un tam ortasında yükselen ucube binanın yapımına kim ya da kimler izin verdiyse Giresun’a ihanet etmişlerdir.” (t€k)

“Yüksek binalar gelişmişliğin değil bencilliğin ve gericiliğin sembolüdür” (t€k)

MAYIS 2017’de memlekete gittiğimde bir de Giresunspor’un bir maçını izleyeyim dedim ve stadyuma girdim. Basın tribününde yerimi aldım.

Aldım almasına da karşımda kibrit kutusu gibi yükselen  ucube gibi binayı görünce şok oldum!..

Bu konuda  Giresun’daki meslektaşlarım bir şeyler yazsın diye bekledim. Zira onlar hergün bu görüntüyü görüyorlar.

Bekledim!.. Ve yine  bekliyorum…

Ekim 2017’de yine sıla-i rahim yaptım ve yine bir Giresunspor maçı izleyelim dedik. Maçın ilk yarısını  izledim ve devre arası stadyumu terkettim. Maçı izlemekten ziyade karşımdaki görüntüyü içime sindiremedim.

Madem kimse yazmıyor, döner dönmez bu konuya değinmek boynumun borcu olsun dedim kendi kendime.

Ve işte yazıyorum!..

Tam sahilde,  stadyumun yanında eski Rus pazarı arazisinde adeta tüm Giresun ve Giresunlulara meydan okurcasına yükselen 23 katlı ve tamı tamına 83 metre yüksekliğinde olan bina beni hem şaşırttı hem de üzdü.

Bu ucube bina oraya gecekondu misali bir gecede dikilmedi. Tüm Giresun’a meydan okurcasına yükselen  binaya kim ya da kimler izin verdi merak ediyorum.

Bu mu modern beleciyecilik?

Yoksa tam da sahile böyle binalar yapmakla modernleştiğini mi düşünüyor bazı kesimler?

Ve bu bina yapılırken Giresun’daki STK’lar neden tepki vermediler? Yoksa etliye-sütlüye karışmamaya yemin mi ettiler?..

Giresun’un yapılaşmak için çok elverişli bir sahası yok. Bu yükseklikte bir yapı kent silüetine hem zarar veriyor hem de hiç yakışmıyor.

Bu tür binalar sahilde değil şehrin en arka yani  en gerisinde olabilir. Ya da şehir merkezinden uzak bir yere yapılabilinir. Ammaa  tam da şehrin göbeğinde olmaz BEYİM!..

Nasıl izin verdiniz?

Buna izin verirken hiç mi vicdanınız sızlamadı?  İşte bu yüzden diyorum ki; bu UCUBE binaya  sahilde tam da şehrin merkezinde yapılmasına müsade edenleri tarih ve Giresunlular affetmeyecek!..

Yoksa söylentiler doğru mu?!..

83 metrelik binanın arkasında veya yanında kalan binalar nasıl güneşi görecekler? Güneş yerine bu binaya mı bakacaklar merak ediyorum!..

Galiba Türkiye’deki BELEDİYECİLİK  anlayışı şu şekilde;

Önce  kibrit kutusu gibi ucube binaları yap. Sonra yolunu asfaltla. Al sana dış dünyaya kapalı MODERN ŞEHİR!..

Beyler; “Yüksek binalar gelişmişliğin değil bencilliğin ve gericiliğin sembolüdür”

Gelin gezin ve görün bu işler batı da nasıl oluyor?

Bir iki cümle ile özetleyeyim isterseniz;

“Nasıl bir evde oturmak istersiniz?” diye sorsalar yüzde 80’imiz  “MÜSTAKİL BAHÇELİ  BİR  EV” diye yanıtlarız. Amerika’nın nüfusu  yaklaşık 325 milyon. Yani bizim dört katımız. İşte o Amerika’da insanların yüzde 88’i müstakil bahçeli evlerde oturuyor.

Geli, gezin, görün Avrupa’yı onlarda müstakil evleri tercih ediyorlar. En çok iki, üç veya üç, dört ailelik evler var. Onlarda yükselme ve apartmanlaşma bizde ki kadar AŞIRI VE HIZLI değil!..

Yani uzun lafın kısası biz de aşırılık ve çarpıklık var!..

Biz APARTMANLAŞMAYI  zenginlik ve modernlik olarak görüyor ve kabul ediyoruz!..

Beyler ve bayanlar!

Bana göre bir evin yaşanabilir olmasını şu şekilde tarif edebilirim;

“Bir evin yaşanabilir olması, yaşanılabilir bir tabiatla olan ilişkiden geçer. Yani 10 veya 20  metrekare de olsa küçük  bir bahçenizin olmasından geçer. Evinizin önünde bir toprak parçası, ağaç  veya yeşil alan yoksa  o ev BETON YIĞINI’ndan başka birşey değildir!..”

BENİ n çok düşündüren mesele de şudur;

BETONLAŞMA artık sadece İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Adana, Mersin ve diğer büyük şehirlerimizin sorunu değildir. Küçük şehir, kasaba, köy hatta yaylalarımızın bile YÜZÜNE BAKILACAK hali yok!..

Bu yanlış YAPILAŞMA POLİTİKASI’ndan hızla vazgeçmeliyiz!.. Yoksa GİDİŞAT hiç te iyi değil!..

 

CUMHURBAŞKANI HEM İTİRAF ETTİ HEM DE  UYARDI AMAAA

Bir süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Yıldız Teknik Üniversitesinde Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi’nde yaptığı konuşmada;

“Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum. Bizler çoğu zaman elimizdekinin kıymetini ancak onu kaybedince anlıyoruz“ demişti…

Bu yazıyı kaleme aldığım gün medyada yine bir haber okudum;

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  silueti bozan binalar için İstanbul ve Ankara’nın yeni belediye başkanlarına;   “Binalar 5+1 katı geçemeyecek. Yüksek binalara bir daha müsaade etmeyeceğiz. Gereğini hiç çekinmeden yapın” dedi.

Bence yine LAF’ta kalacak!..

Artık kuru kuruya LAF’a  karnımız yok. Biz laf değil icraat istiyoruz.

 

PEKİ YA GİRESUN?..

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bu itirafı acaba Giresun’u yönetenler de yapabilecekler mi?

Diyelim ki yapacaklar veya yaptılar.

Peki YIKIM  için gerekli çalışmalarında startını verebilme cesaretini gösterebilecekler mi?

Bekleyelim ve görelim ama kendi şahsıma hiç ümidim yok!..

ÇARE: TERSİNE GÖÇ

Bana göre siyasetçilerin açıklamaları ÇÖZÜM getirmez.

Bence çözüm; KÖYDEN ŞEHİRE OLAN GÖÇ ÖNLENMELİ ve TERSİNE GÖÇ başlatılmalıdır!..

Tersine göç şehirlerdeki BETONLAŞMAYI  önlediği gibi TARIM ve HAYVANCILIĞA  yönelmeyi dolayısıyla insanımızı  ÜRETİME teşvik edecektir.

 

HADİ GELİN KÖYÜMÜZE DÖNELİM

Eskiden 250 veya 400 haneli bir köyde herkes birbirini tanıyor ve yardımlaşıyordu. Şimdi 30 veya 40 ailenin otuduğu apartmanlarda kimse kimseyi tanımıyor ve selamlaşmıyor.

BEYLER-BAYANLAR!..
Birileri bizi MODERNLEŞMEK, RAHAT ve HUZUR ADINA
Birbirimizden koparıyor ve uzaklaştırıyor. Dolayısıyla BENCİLLEŞTİRİYOR!..
BU İŞİN SONU  İYİ DEĞİL!..
En iyisi gelin BİZ KÖYÜMÜZE DÖNELİM!..

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?