GERİDE BIRAKTIĞIM ANILAR BANA ADETA DOPİNG YAPAR

GERİDE BIRAKTIĞIM ANILAR BANA ADETA DOPİNG YAPAR

 

Şimdi yukarıda kullandığım ‘üst başlığı’ inanın yürekten ve inanarak söylüyorum…

Ne zaman yazı yazarken veya kitap okurken, kendimi yorgun-argın hissetsem; yan tarafımdaki rafta duran siyah-beyaz resimlerle dolu fotoğraf albümüme el atıyorum ve o suskun duran resimlere bakınca yıllar ötesine ve geriye gidiyorum.

Elime bir fotoğraf alıp bakıyorum; sanki benim elimden tutarak 50-60 yıl gerilere götürüyor!

Zapta ve kayıtlara siyah-beyaz olarak geçmiş, başka bir fotoğrafı elime alıyorum; beni 40-45 yıl öteye götürüp; beni bir yere oturtuyor!

Tıpkı bugün siz değerli dostlarım ve sayfa paydaşlarımla’ 27 yıl önce Fatsa-Çatalpınar Beldesinde (bir sanat gecesi bitiminde) programda görev alanlarla tekrar birlikteymiş gibi mutlu oldum.

Ancak burada bir parantez içerisinde şunu ifade edeyim. (Çatalpınar 1990 yılında ilçe olmayıp, Fatsa’ya bağlı bir Belde Belediyeliği idi ve birde fotoğraftaki o tarihte 62 yaşında olan Ahmet Kalafat ile Belde Muhtarı; Necati Eriş, şimdi aramızda bulunmuyor.)

Şimdi siz değerli dostlarla paylaştığım fotoğrafın konusunu kısa bir şekilde özetleyecek olursam; 12 Eylül sonrası önce çalıştığım İl ve İlçe içerisinde (Giresun) köy-köy dolaştırıldıktan sonra; “Bizden ve gözden ırak olsun da, nerede olursa olsun” dercesine!

Belki “Ailesinden uzak olursa, uslanır” düşüncesiyle!

Beni derdest edip,Ağrı iline yol eylediler!

Derken ben (çok kısa aralıklarla) Gümüşhane, Kelkit, Bayburt ilçesi derken (Bayburt o tarihlerde ilçeydi) geze-dolaşa, birkaç turda Ordu merkezde attıktan sonra Fatsa-Çatalpınar Beldesine (O tarihlerde Çatalpınar, Fatsa’ya bağlı bir Beldeydi) Beni önce, Hekimoğlu’nun köyüne ve daha sonra da; ite-kaka Çatalpınar-Kıran Mahallede yeni yapılan bir okula kadar gelebildik!

Huylu ‘huyundan’ vazgeçer mi hiç!

Bende ne uslanma var, nede yola gelme!

Ben bildiğim yolda yol alıyor ve dik kafalı olmaya devam ediyorum!

Her gittiğim yerde, koşullar nasıl ve ne olursa-olsun sınıfta dersimi verip, işim bitince (geriye kalan zamanımı) mutlaka sanat, kültür ve tiyatro çalışmalarına ayırıyorum.

Önce çevremde yadırganıyorum…

Ama daha sonra yapmak istediğim işlere onları da inandırıyorum.

Aşağıdaki fotoğrafta bulunan ve her meslekten bulunan insanlara inandırdığım gibi…

Şimdi fotoğrafta bulunan ve yaptığımız; Tiyatro, kültür ve sanat gecesinde görev alanların ismini sizlerle paylaşacağım ama aradan çok zaman geçtiği için, gençlerin birçoğunun ismine anımsamakta zorlanıyorum (not da almamışım beni bağışlasınlar) ve sol baştan ayakta duran sakallı ihtiyar; Ahmet Kalafat (62 yaşında olup, Hac faraziyesini yerine getirmiş ve ilkokul mezunu olarak ilk defa benim tarafımdan sahneye çıkarılmış ve üstlendiği rolün hakkını da bir o kadar başarılı yapmıştı.)

Soldan ikinci bir Tarih Öğretmeni, üçüncü kişi Çatalpınar’ın çok aktif bir muhtar olan Necati ERİŞ, sanat koordinatörümüz idi…

Daha sonrakiler sırasıyla: Öğretmen Mustafa Eriş ve (ben) yanımda ki kravatlı olan Doktor İsmail Cumalı, Bindallı giymiş bayan ise Halk Ozanı: Günsel Yetik (o dönemde Veteriner Fakültesi Son sınıf öğrencisi) ve yanındaki bayan ise Fatma Hemşire ve ön tarafta kot elbiseli ve gözlüklü olan Sağlık memuru ve küçük kız benim öğrencim. (Diğer gençlerin ismini şimdi anımsayamadım. Eğer bu sayfaya rast gelir okurlar ve benim eksiğimi tamamlanırsa sevinirim)

Bu fotoğrafın birlikteliği 1990 yılındaydı…

Demek ki aradan tam 27 yıl geçmiş…

Yani fotoğrafta bulunan bizler 27 yıl daha yaşlanmışız…

Ama ben fotoğrafa bakınca 27 yaş daha gençleştiğimi hissettim!

Ve bütün yorgunluklarımı unutup, yeniden ateşlendim adeta!

Bu anılarımdan doping aldım!

Ama sizleri de kendi özelimle başınızı ağrıttım…

Özür dilerim…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?