Hatice SATGUN
Hatice SATGUN
hatice@giresungundem.com
GERİYE DÖNÜP BAKTIM DA…
  • 0
  • 1442
  • 20 Kasım 2020 Cuma
  • +
  • -

Vah Milletim Vah!

“Türk insanı ne savaşlar atlatmış ve başarmıştır, bunu da atlatacaktır inşaallah!” Diyerek başlayacağım sözlerime.

Eskiden; tıpkı tüm vatanı işgal atına alınmış, ordusu dağıtılmış, elinden silahları alınmış bir milletin, yeniden dirilişini biliyor bu millet.

Kasası boşaltılmış, her tarafını virüsler sarmış, evlerinde oturtulmaya mahkum bırakılmış ve işlerini kaybetmiş bu millet, aynı zamanda komşularıyla da gerek terör, gerekse stratejik savaşlar verirken; bir anda ben aileme, anneme, babama, eşime döneceğim diyerek içi boşaltılmış ve dibin dibine vurmuş eksi kırkmilyarlarda görünen ekonomi hazinesi görevinden, apar, topar instagram duyurusu yaparak hesabını kapatarak kaçıp, babasına giden bir bakan ve ne yazık ki aile içi kavgalara şahitlik etmiş bir millet !

Aynı zamanda diğer tarafta yine aynı bakanların birbirine para hesabını sorarak birbirlerini yumrukladığı söylenen kalitesizlik

hali sergileyecek kadar içi boş ve yetişmemiş, liyakatsiz kişilerce doldurulmaya çalışılan koltuklar ve satılmış, yüzsüz, arsız medya( tenzih ettiklerim de yok değil içlerinde bir, iki, üç diyecek kadar sayıları az olan)! Vay milletim vay..!

Habercilik bu değildir. Habercilik demek, gazeticilik demek; kimsenin yazamadığını ya da yazmaya cesaret edemeğini doğru, tarafsız ve net bir şekilde apaçık yazabilen demektir. Nerede? Şimdikiler bülten haberciliği yapıyorlar sanki. Kurumlar bülten yayınlasın, alalım, basalım gazetemize. İnternetten birinin instagramından bir haber çekelim maus’un ucundan, sayfamıza yazalım geceden. vs.

Daha bu sabahki bir arkadaş konuşmamızda dedim ki; eskiden insanlar fabrika kapısına giderek işe başvururlardı ve ölene kadar ya da emekli olana kadar o kapıda çalışır, bir düzen başlatırlardı özel hayatlarında da hemen.

Şimdi millet İşkur’a başvuruyor orada da uzun vadeli işler çok yok. Ne büyük fabrikasyon üretim var, ne sürdürülebilir doğru dürüst bir iş, ne de geçinmeye yeterli para. Birkaç aylığına ellerine geçecek olan sağda, solda, üretmeden geçirecekleri ölü vakitlerin parası, birkaç ay sonra da işten çıkarıldıklarında yeni bir iş bulmayı beklerken öldürecekleri hayata dönüşüyordu ne yazık ki.

Şimdi ise kasası boş bir Türkiye (-40 milyar TL) ve yasaklar ile önü alınmaya çalışılan bir virüs  olayı, ardından da hükümetin tıpkı taht kavgaları gibi sergiledikleri aile içi olumsuzlukların devlet işlerine taşınmış görüntü halleri. Bunu da sadece tek bir konuya bağlamak doğru olmaz, bir birikimin neticesidir bu sonuç elbetteki.

Bana şu sözü söyletti istemeden de olsa. Bakanın giderken son söz olarak yazdığı “Sonumuzu Allah hayr etsin.” Ya hu o makamda oturan kişi sen değil miydin? Siz yapmadınız mı bu ekonomik gidişatı bu şekilde getirmeye?. Millet mi yaptı, millet neyi yaptı ki?…

Evet, bu ekonomiyi düzeltecek kimdir diyorsanız?  “İsim yok.  Ancak Allah bir kapı açarsa insanların beyninin algılayamadığı ve algılayamacağı işte o vakit, yine bu temiz millet, o inanç ile, bu işlerin içinden çıkabilir inşaallah!” dedi ağzımdan çıkan bir ses.

Öyle bi hale geldik ki yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kazanımı için öne getirliebilecek en akla ziyan teklifi duyduğumda aman Allah ım deyip başımı ellerimle tuttum. Başka bir konu da maden şirketleri konusu. Ellerinde yetki belgesi olan şirketler izin aldıkları alanlar dışında da maden arayabileceklermiş. O zaman ne gerek var ÇED raporun ne gerek var izin belgelerine. Gelsin herkes arasın değil mi . Olur mu öyle saçmalaık. Her nereye baksam aklım almıyor. İnanamıyorum. Bu bir haksızlık ve zulümdür. Aklım diyor ki; acaba bu kararları hakikaten kim alıyor? Ben etkili ve yetkili bir makamda değilken bile, sıradan bir vatandaş olarak aklım alıyor da , bu akıllı akıllar neden bu vehametleri görmezden geliyorlar anlamış değilim…. Başka bir konu da sağlık alanındaki verilerin sağlıksızlığı. Ve ölen sağlık çalışanları konusu. Üzülmemek elde değil. Onlar bile korunamıyor. ! Sağlık çalışanı beyaz kanatlı hekimlerimiz gittiler. Hayatlarını kaybettiler. Ah başhekimlikler ah…

‘Allah ım sen yardım et!’ demekten başka çaremiz şu anda  yok diyerek doğru zaman, doğru insanlarla olabilmeyi diliyor ve istiyorum Allah tan…. ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN… İYİ GÜNLER.

 

 

Hatice Satgun

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM