Gerekçe ortada yok, içerik açıklayanlar var

Gerekçe ortada yok, içerik açıklayanlar var

YSK, 6 Mayıs günü aldığı karar ile İBB seçimlerini iptal etti. 23 Haziran günü yeniden sandık başına gidilecek ve İBB seçimi yapılacak.
YSK , “kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkan ve üyelerinin seçimde görevlendirilmesi” iptal nedeni olarak açıklanmıştır.
Bu kısa karardır. Gerekçeli karar usul gereği daha sonra açıklanır.
O kararda oylamada ‘kabul’ ya da ‘ret’ oyu verenler gerekçelerini yazarlar. Kamuoyu da kararın detaylarını öğrenir.
Kararın üzerinden 10 gün geçti. Henüz YSK gerekçeli kararını açıklamadı.
Fakat on gündür gerek Erdoğan, gerek Bahçeli, gerekse cumhur ittifakının İBB adayı Binali Yıldırım, kendilerine göre bir gerekçeler açıklıyorlar.
İktidarın diğer önemli isimleri de liderlerinin izinde gidiyorlar!
Kılıçdaroğlu’nun iptal kararı veren yedi YSK üyesi için söylediği ‘çete’ sözüne karşı açıklama yapan YSK, nedense kendilerine göre gerekçe açıklayanlar için tek söz etmiyor!
Etmesi gerekmez mi?
Elbette gerekir. YSK Başkanı çıkıp, ‘ henüz gerekçe yazılmadı herkes kendisine göre bir gerekçe açıklamasın. Bu doğru değildir’ diyemez mi?
Demelidir. Ancak diyemiyor. Diyemez de.
Kendisine gerekçeyi soran gazetecilere “arkadaşlar çalışıyor” yanıtını verdi.
Demek ki henüz çalışmalar sona ermemiş!
Ama bazıları için kendi gerekçeleri çoktan yazılmış ve kamuoyuna servis ediliyor.
Onların gerekçesini İBB adayları Binali Yıldırım bir iftar yemeği sonrasında açıkladı. Kendisine “seçimler neden iptal edildi” sorusuna şu yanıtı verdi.
“Çok basit. Çünkü çaldılar” dedi. Hem de Ramazan ayında ve iftar sonrasında! İftar mı yapıyorlar iftira mı atıyorlar belli değil.
YSK kararında böyle bir şey yok. İptal nedeni ‘memur olmayan üyeler’ olarak gösterildi.
Fakat Cumhur İttifakının liderleri, adayı ve diğer temsilcileri; kamuoyunda ‘çaldılar’ algısı oluşturmak için büyük çaba harcıyorlar.
YSK’ nun gerekçeli kararının açıklanmasının gecikmesi de onlara zaman kazandırmaktadır.
Acaba bu nedenle mi gerekçeli karar geciktiriliyor?
Ya da YSK’na ‘gerekçenizi böyle yazın’ diye mesaj mı gönderiliyor.
İptal için yapılan baskı şimdi gerekçe için mi yapılıyor?
‘Öyle bir gerekçe yazın ki hem bugüne kadar söylediklerimize ters düşmesin hem de kampanya da bize malzeme versin’ mi isteniyor?
İptal kararı hukuki değil siyasi idi…
Bakalım gerekçeli karar da siyasi mi olacak. Göreceğiz.
Ancak ortada bir sorun var.
Gerekçeli kararda iptal kararı veren yedi üye, neden iptal oyu verdiklerini açıklayacaklar.
İptal talebine ret oyu veren dört üye de neden ret oyu verdiklerini yazacaklar.
Sanırım işin zorluğu da buradadır.
Üyelerin yazdıkları gerekçelerin birbirini çürütme olasılığı da var.
İptal kararı bir aydan fazla sürmüştü. Bu süreçte iktidar ile YSK arasında “arka kapı” diplomasisi izlendiği yazıldı.
Yine basında yedi üye hiç söz alıp konuşmaz iken, dört üyenin neler söyledikleri de yer aldı.
Bu dört üyenin karar aşamasında söylediklerini, şimdi daha da detaylandırarak gerekçeli karara yazmaları bekleniyor.
Bu da diğer yedi üyenin elini zorlaştırmaktadır.
İktidar ve ortağı ise kamuoyunda ‘çaldılar’ algısı oluşturmak için çoktan seferberlik başlattı.
Medyaları da…
Sosyal medyada ‘ak trol’ görevini yapanlar da.
YSK iktidara bu algı için zaman kazandırıyor. Bir an önce gerekçeli kararını açıklamalıdır.
Ne demişti YSK iptal kararında;
“Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle…”
Demek ki neden; ‘Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması’ dır.
Sonuç; ‘bu yanlış oluşturulan sandık kurullarının seçimin sonucuna etki etmesidir.’
Sorumlu kimdir?
Karara göre İlçe Seçim Kurullarıdır.
Haklarında savcılık soruşturması var mı?
Ne gezer…
Ve o kurullar 23 Haziran seçimleri içinde görev başına olacaklardır.
Trajikomik bir durum…
Ve bir soru daha; seçimi Binali Yıldırım az bir farkla da olsa kazanmış olsaydı bu yaşananlar yine yaşanır mıydı?
Asla…
Durum anlaşılmıştır. Gücün hukuku geçerli olmuştur!
Aynı zarf içinde yer alan dört oydan neden teki iptal ve üçü geçerlidir tartışmaları yapılıyor.
Erdoğan ve diğer bazı isimler, ‘o oylar o ilçelerde seçim sonuçlarına etki etmiyordu’ diyorlar.
Oysa Eyüp ilçesinde ediyordu.
O sandıkların olduğu mahallelerdeki muhtar seçimlerinde de ediyordu.
Maksat üzüm yemek değil ki…
Maksat, minareyi çalmak ve ona kılıf uydurmaktır…
Yaşadıklarımız da bunu gösteriyor.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?