FİNALE BEŞ KALA

FİNALE BEŞ KALA

Genel seçim atmosferi yaratılan referanduma sadece beş gün kaldı.Ülke gündeminde öne çıkan tek konu, yapılacak referandum.

‘Hayır’ ve ‘evet’ diye alanlara çıkanlar son kozlarını oynamakta.

AKP iktidar olma üstünlüğü ile görsel ve yazılı medyayı istediği yöne çekmekte.

Yarışma eşit koşullarda gerçekleşmemekte ve orantısız bir güç kullanılmakta.

Bu,  kişi veya siyasi parti seçimi değil.

Oylama sonucunda ya parlamenter sistem korunacak, ya da dünya ülkeleri arasında uygulama örneği olmayan ‘tek adam’  yönetimine geçiş yapılacak.

Seçim ülkemiz, çocuk ve torunlarımızın geleceğini doğrudan ilgilendirmekte.

Sandığa her atılan oy ülkenin kaderini belirleyecek.

Ya aydınlık bir ülke veya bir gün sonrası kestirilemeyen, belirsiz bir gelecek.

Anayasada yapılacak değişiklik neleri getirir ya da götürür bilinmesi gerek.

Genel seçim havası yaratan AKP ‘evet’i savunurken zorlanmakta.

Dümeni kırılmış sandal ile denizde yol almaya çalışan Bahçeli’yi anlamak çok kolay.

Asıl sorun, dün ve bugün arasında kalmış olması, inandırıcılığını tamamen yitirmesi.

Ülke rejimi değiştirilmeye çalışılırken neden ‘evet’ denilmesi gerektiğini anlatan yok.

‘Evet’ için alanlarda olanlar, ilgisi olmayan söylemlerle kendilerini ifade etmeye çalışmakta, hedef kitlelerini bilgilendirememekte.

Anayasa değişikliği önerisi tek taraflı, uzlaşmadan uzak, dayatmacı, ayrışmayı öngören, cumhuriyetin dengelerini, yapısını değiştiren ‘tek adam’ idaresini içermekte.

AKP strateji değişikliği yaparak, tüm ekibi ile söylemlerini CHP genel başkanının şahsını eleştirmeye yöneltti.

‘Yol, köprü, havaalanı, hastane…’ yapıldığı ve ‘Bayrak ve ezan’, ‘Dünya ve ahreti tehlikeye atmamak’ için evet ‘ denilmeliymiş.

Bu söylemlerin Anayasa değişikliği arasında ne bağlantı var anlamak olası değil.

Neden ‘evet’ denilmesini açıklayamazsan hedef kitleni uyutmaya çalışırsın.

‘Evet’ çoğunluğunun demokrasinin kaldırılması, meclis yetkilerinin ‘tek adam’a verilmesi, meclisin işlevsiz duruma gelmesi demek olduğunu anlatacaklar değil ya.

‘           Üzücü olan ise okul, cami ve kamu görevlilerinin kampanya içersine alınarak siyaset malzemesi olarak kullanılmaları, tarafsızlıklarının tamamen kaybettirilmeleri.

Ülkenin yönetimi ile ilgili tüm kararlar, ‘tek adam’ tarafından verilecek.

Geri dönülmesi olası olmayan bir yola girilmeden önce değişikliğe yönelik maddelerin çok iyi okunması gerekir.

Gerçek olanı, ‘tek adam’ rejimi ile demokrasinin kesintiye uğrama olasılığının yüksek olması.

Ülkenin geleceğine yönelik kaygı duyanlar ‘hayır’ demekte.

Önemli olan, ülkenin katılımcı demokrasi ve ortak akılla yönetilmesi.

Ülke yönetimi iradesi ve tüm yetkilerinin ‘tek adam’a verilmemesi.

Kişiye dayalı yönetim yaklaşımı ile başarılı olmak mümkün değildir.

Karar elbette tercihte bulunan seçmenlere ait.

‘Ben nerede hata yaptım?’ sorusuna yanıt ararken, “iş işten geçmiş olacaktır.”

80 milyonun geleceği bir kişiye, “tek adam” iradesine emanet edilmemeli.

‘Daha iyisini elde etmek uğruna çalışırken elindekileri de yitirmek’ anlamında söz olan, “Dimyat’a pirince girerken evdeki bulgurdan olmayın”

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?