EY ARKA PLANDA DÜŞÜNÜLEN KADIN ATATÜRK SAYESİNDE İNSAN SAYILDIN

EY ARKA PLANDA DÜŞÜNÜLEN KADIN ATATÜRK SAYESİNDE İNSAN SAYILDIN

5 Aralık 1934 tarihinde…
Yani bundan 84 yıl önce…
Ve o tarihlerde Avrupa ülkelerinin birçoğu bile ‘kadınlarını medeni haklar konusunda arka planda tutarken…
“Kadınlara da seçme ve seçilme hakları verilsin mi, verilmesin mi?” tartışması yapılırken…
Mustafa Kemal Atatürk, yeni kurduğu ülkenin kadınlarına; erkekler hangi haklara sahipse, bunun bir an önce kadınlara da verilmesi için gereken ön çalışmaları yapıyor ve; ‘5 Aralık 1934’ tarihinde bütün kadınlara ‘seçme-seçilme’ hakkı veriyor.
Aslında ‘5 Aralık Kadın Hakları Yasası’ çıkmadan bir yıl önce, yani 1933 yılında Aydın ilinin Çine İlçesi -Demirdere Köyünde ‘muhtarlık seçimi’ yapılmış ve Gül Esin hanımefendi 500 oy alarak muhtar seçilmiştir…
Biraz öncede belirttiğim gibi Avrupa’nın birçok ülkesinde henüz kadının ‘seçme ve seçilme hakları yokken, M. Kemal Atatürk, daha yeni kurduğu bir ülke ve yolculukta, kadınları erkekleriyle aynı statüye tabi kılmak istemiştir…
Ve Avrupa ülkelerinin birçoğu ise bizim kadınlarımızdan çooook- çok sonraları ‘seçme ve seçilme haklarına’ kavuşmuşlardır…
Örneğin;
Fransa, İtalya, Hırvatistan kadınları, Türkiyeli kadınlardan 11 yıl sonra haklarına kavuşmuş…
Romanya 12 yıl sonra…
Bulgaristan 13 yıl sonra…
Belçika 14 yıl sonra…
Yunanistan 15 yıl sonra…
Ve İsviçre tam 36 yıl sonra bu ‘hakları’ kadınlarına vermiştir…
Şimdi sizlerde belki tam burada -haklı olarak- diyeceksinizdir ki;
“Bizim kadınlarımız, Avrupalı kadınlardan önce kavuştular seçme ve seçilme haklarına da, değerini bildiler mi?”
Atatürk’ün; “Ey Türk kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlarda yükselmeye layıksın” deyip, yüceltmesine rağmen;
Övgüye layık gördüğü Türk kadınları da, acaba; namazlarında-niyazlarında bir gün olsun Atatürk’e dua edip kıymetini bilmişler midir?
Elbet bilenlerde vardır…
Ama bizim sözümüz ve sitemimiz bilenlere değil, bilmeyenlere.
Bizim sitemimiz; kendisine bu hakları layık gören Atatürk’e birisi dil uzattığında, ulu-orta küfrettiği zaman ortaya çıkıp;
“Sen ne demek istiyorsun be kardeşim. Hangi hakla beni insan yerine koyan böyle birisine ulu-orta hakaret ediyorsun” diye karşı çıkmayan kadınlaradır bizim sitemimiz!…
Ki, bugün kendisine bu hakları -altın tepside sunan- bu büyük insana hakaret edenler ortalıkta kol-gezerken, o kadın hala susuyor ve suskunluğunu sürdürüyorsa, ben o kadına hak ettiği sitemi yaparım diye düşünüyorum!…
Çünkü onun nineleri değil haksızlıklara karşı çıkmak; Atatürk’ün yanında emperyalizme karşı erkeklerle birlikte kaç-göz olmadan savaş vermiştir…
Haremlik-selamlık hesabı yapmadan çemberini başından çıkarıp alnının ve göğsünün terini silmiştir…
Tanımadığı Türk askeri yaralanınca onu dizlerine yatırmış ve sırtındaki entariyi yırtıp, yara bezi yaparak yaraların sarmıştır…
Ve bu fedakar Anadolu kadınını, egemen güçler ve siyaset tüccarları her ne kadar ‘kadınları’ insan yerine koymasalar da!
Her ne kadar kara-örtülerle sarıp-sarmalayıp, ambalajlayıp arka planda tutmak isteseler de…
Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu kadınının emperyalizme karşı verdiği mücadeleyi unutmamış ve gereken değir vermek istemiştir…
Ve yavaş-yavaş toparlayarak özetleyecek olursak;
Avrupa kıt’asının birçok ülkesinde ‘kadın haklarının’ verilip verilmemesi düşünme aşamasındayken;
Mustafa Kemal Atatürk, 5 Aralık 1934 yılında kadınları seçme ve seçilme haklarını vermiştir…
Ve yapılan ilk seçimlerde de Parlamentoya 18 kadın milletvekili girmiştir…
Veeeeeee!..
Ve, bugün; Parlamentoda ne kadar ‘kadın parlamenterimiz’ varsa bunun yolculuğu 5 Aralık 1934 yılında başlamıştır…
Bugün en üst düzeyde bir bürokrat kadın varsa, bunun yolculuğu 5 Aralık 1934 yılında start almıştır…
Kısacası bugün gerek ‘atama’ yoluyla ve gerekse seçili-seçilme yöntemiyle bir yere gelen ‘kadınların’ haklarını M. Kemal Atatürk vermiştir…
Onun için diyorum; Atatürk’ün değerini en çok kadınlar bilmeli diye…
Onun için diyorum; Atatürk’e birisi hakaret ettiğinde ilk önce kadınlar karşı çıkmalı hakaret edenin karşısına…
Hemde korkusuzca dimdik durmalı…
Gerektiğinde Atatürk’e dil uzatanlardan hesap sormalı!
ve en önemlisi…
En önemlisi!…
En önemlisi de;
Atatürk’ü çıkarları ve siyasi malzeme olarak kullananlara karşı çıkıp, adeta savaş açmalı!…
Yani…
Yani…
Yani, biraz abartılı ve biraz ayrımcılık olacak ama;
Atatürk’e erkeklerden çok, kadınlar sahip çıkmalı!…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?