Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
EMPERYALİZMİN SAĞI-SOLU YOKTUR SİNSİ OYUNLARI VE TAKTİĞİ ÇOKTUR
  • 0
  • 151
  • 27 Şubat 2020 Perşembe
  • +
  • -

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Tarihsel konular ilgi alanınıza ne kadar girer veya girmez onu pek bilemem…
Sohbet konusu tarihsel olunca ‘sohbet yazımı’ sonunda kadar okuyor musunuz, okuyamıyor musunuz onu da kestiremem…

Ama ‘okur sayım’ sınırlı ve azda olsa…
Anlatılmak istenen konunun içeriği (bazılarına göre) fındık veya ceviz kabuğunun içini doldurmasa da..
Ben yinede tarihsel konulardan zaman zaman seçkiler yapıp bu sayfa üzerinden ilgi duyan dostlarımla paylaşım yapacağım…

Örneğin bugün siz değerli dostlarımla (eski) TEKEL konusunun nasıl yola girdiği ve daha sonra devlet elinden nasıl başkalarının eline geçtiği üzerine bir yolculuk yapmak istiyorum…

Ve konuya girmeden doğruyu söylemek gerekirse şu bunalımlı ve sıkıntılı günlerde her ne kadar ‘konu’ bulma konusunda sıkıntı çeksem de, durup-dururken tarihsel bir konuyu seçki yapmadım.

Sizde çok iyi biliyorsunuz ki; ara-sıra takvim yapraklarını çevirir ve geçmişte bugünün tarihinde neler olup bitmiş bir bakarım…
Sözü daha fazla uzatmayalım..
Bugünün 26 Şubat tarihinde de ‘geçmişte neler olmuş’ diye şöyle bir baktım; bana göre çok önemli bir şey yapılmış…

Şöyle ki;
26 Şubat 1925 tarihine kadar Duyunu Umumiye ve Fransa Reji şirketinin elinde bulunan tütün, alkollü içkiler, tuz, barut, patlayıcı madde gibi ürünler o günün Türkiye Millet Meclisi tarafından geri alınmış…

Şimdi bu konunun nasıl yola girdiğini ve ne zaman yol şaşırıp yine dünün Duyunu Umumiye’sinin ve bugünün emperyalizminin eline tekrar nasıl geçtiğini öğrenmemiz gerekmez mi?

Gerekir diyorsanız o zaman çok kısa başlıklarla anlatalım;
Kırım Savaşıyla başlayan Osmanlının iç ve dış borçları zamanı gelince ödenemiyor…
Ve ödenemeyince 1875 yılında alacaklılar bir araya gelip bir ödeme planı ve takvimi belirliyor..

Yani Osmanlının maliyesine güvenmeyen alacaklılar kurdukları Duyunu Umumiye teşkilatıyla Osmanlının en önemli gelir kaynakları olan; tütün, tuz ve kahveden toplanacak vergileri ne yazık ki ‘Reji İdaresi’ teşkilatı yoluyla alacaklı ülkeler topluyor…

Yani Reji köylüden 3 kuruşa aldığı ürünü tekrar köylüye satmak isterse 10 kuruşa satıyor..

Hatta ve hatta köylü kendi ürününü bir köyden bir köye rejiden izinsiz bir şekilde götüremiyor…
Götürürse ‘yasak’ kapsamına giriyor ve Rejinin kendi kurduğu Korucular tarafından vurulup öldürülüyor…

Tıpkı; ‘Çökertme türküsüne’ konu olan Ormancının öldürüldüğü gibi…
Ki; çökertme türküsünün konusu olan Halil gibi daha niceleri vurulup öldürülmüştür…
Yazılı kaynakların iddiasına göre Reji Korucularının öldürdüğü insan sayısının 20 bin dolaylarında olduğu söylenir…

Şimdi bundan sonrasını hızlandırılmış şekilde anlatacak olursak;
Cumhuriyetin kuruluşundan 2 yıl sonra Duyunu Umumiye işine son verilmiş ve devlet üreticisine sahip çıkmıştır…

Ve hızlı bir şekilde köylünün ürünlerinin değerlendirebilmek için;
1932 yılında Barut Fabrikasını…
1934 yılında Bira Fabrikasını…
1939 yılında Çay Fabrikasını..
1942 yılında Kahve Fabrikasını..
1946 yılında Kibrit Fabrikasını..
1962 yılında Çanakkale Şarap Fabrikasını..
1970 yılında Suma Fabrikasını..
1972 yılında Yozgat Bira Fabrikasını…
Ve (İnhisar) TEKEL kurumu olarak daha onlarca köylünün tarım ürününün mamul hale getirecek fabrikalar kurmuştur…

Kurmuştur da sonra mı ne olmuştur?
Üç-beş başlık altında onları da söyleyelim;

1941 yılından 1983 yılına kadar faaliyetlerini TEKEL olarak sürdüren kurum yavaştan-yavaştan, halkı fazla ürkütmeden alıştıra alıştıra 1986 yılında ‘yabancı’ firmalara izin verilerek TEKEL’e ortak olma yolunu açmış…
Birlikte üretim yapmaya başlanmış…

1991 yılına gelindiğinde ise sigara üretimi, ithalatı hepten serbest bırakılmış…
2001 yılında Özelleştirme kapsamına alınmış.
2005 yılına gelindiğinde ise elimizde TEKEL diye bir şey kalmamış…
Yani (tarihin tekerlekleri tekrar geriye dönüp) tarih tekerrür ettirilerek TEKEL denilen kurum yabancılara gerisingeri SATILMIŞ…

Kimlere mi satılmış?
Güldürmeyin adamı!

Sizce kimlere satılmış olabilir?
Üstelik satıldıktan sonra kime satıldığının ne önemi var…
Bildiğim kadarıyla emperyalizmin ağa babalarına satılmış…

Üzerinden düşünmemiz gereken şey;
Satılmadan önce, yani 2002 yılında 405 bin olan tütün üreticisi bugün 56 bin dolaylarına düşmüş…

Son söz;
İnternet dünyasından aldığım görselde’ki afiş ne diyor;
“Emperyalizm sağlığa zararlıdır.”

Yalan mı söylüyor?
Cephelerde kan kusan silahların, ölüm saçan kurşunların parasını kimler ödüyor?
Emperyalizmin yaptığı bunca savaş harcamaları kimlerin ve hangi ülkelerin kasasından çıkıyor?

Galiba bunun üzerinde biraz kafa yormamız gerek diye düşünüyorum ben…
Çünkü emperyalizmin sağı-solu hiç belli olmuyor…
Ne zaman ve hangi kılıkta içimize gireceğini kimse bilmiyor!
Ve gün geçtikçe hem bizi birbirimize düşürüyor ve hede çok zarar veriyor…

En iyisi tehlike daha fazla kapıya gelmeden..
Tıpkı bir zamanlar Kuvvayi Milliyecilerin yaptığı gibi birlik olalım ve tekrar birlikte düşünelim…
En azından düşünmeyi deneyelim…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM