EĞİTİM – ÖĞRETİM ZİLİ ÇALIYOR ÖĞRENCİLER OKULA KOŞUYOR

EĞİTİM – ÖĞRETİM ZİLİ ÇALIYOR ÖĞRENCİLER OKULA KOŞUYOR

Yeni bir eğitim-öğretim yılına daha giriyoruz.
18 milyon dolaylarında öğrenci okula gidecek.
900 bin dolaylarında öğretmen yeniden sınıflara girecek.
350 bin dolaylarında atanamayan öğretmenler; ataması yapılan arkadaşlarına imrenecek…
Velhasıl-kerim, yeniden bir eğitim-öğretim yılına girilecek.
Ve bu nedenle bende (eski bir eğitimci olarak) okulların olmazsa olmazı ve öznesi olan öğrencilerimize “Günaydın” selamlaşması ile yeni eğitim-öğretim yıllarının başarılı geçmesini diliyorum.
Bugün okullar yeniden açılıyor.
Okula yeni kayıt olanlarla ve bir üst sınıfa geçenlerle, yeniden bir eğitim-öğretim yılı daha başlıyor.
Ve bir yıl öncenin öğrencileri arkadaşlarıyla buluşmanın sevincini yaşarken; okula yeni kayıt olmuş öğrencilerin birçoğu ise okula yabancı olduğu için -niye ağladığını bilmeden- ha bire ağlıyor!
Sadece okula yeni başlayan minik öğrenci ağlasa, öp’de başına koy!
Çocuk bir yandan ağlayıp-dururken, öte yandan babasının da içi kan ağlıyor!
Veya anasının…
Niye mi ağlıyor?
Çocuğunun okul masraflarına parası yetmediği için; yüzü-gözü kızara-kızara, aldığı kırtasiyeleri -aybaşı veresiye- aldı da, onun için içerisi kan ağlıyor!
Nasıl ağlamasın birader?
Ailede dört çocuktan en küçüğü Ana Okuluna gidiyor.
Küçük-müçük ama masrafları büyük; giyim-kuşam, ufak-tefek kırtasiye derken 7-800 liralık alışveriş yapılıyor…
İkinci çocuk ise ilkokula gidiyor.
Onun masrafları da aşağı-yukarı 1800 lira dolaylarında oluyor.
Ortaokula gidecek olan çocuğun masrafı da; yeni bir elbise ve yeni bir ayakkabı, gömlek, çorap-morap masrafı da 2000 liranın üstünde…
Ailenin dördüncü çocuğu de aradan iki yıl geçtikten sonda (dört yıllık bir fakülte kazanamazsa da) iki yıllık Yüksek Okulun bir bölümünü kazandığı için, eh haliyle onunda en az ön masrafları aşağı-yukarı 3-4 bin liraya çıktı…
Bundan sonra daha kaç lira harcayacağı da belli değil!
Eh, şimdi bu ananın-babanın, bu velinin içi kan ağlamasında, kimin için kan ağlasın Allah aşkına?
Yok-yok…
Devletten öyle “eğitim desteği” falan aldığı yok!…
Bütün masrafları ya aldığı askeri ücretle ödeyecek, yada orta halli bir devlet memurunun aldığı maaşla ödeyecek…
Tabi ödemesini zamanında ödeyebilirse!
Bak bu son paragraftaki tespiti yapınca, yine birdenbire aklıma şu İstanbul 3. Hava Yolları inşaatlarında çalışıp da, hak ettikleri paraları alamadıkları gibi aynı zamanda zor çalışma koşullarının düzeltilmesi için direnişe geçen;
Ancak “Siz nasıl direnişe geçebilirsiniz?” dercesine 543 emekçiyi polis baskınlarıyla ‘göz altına’ alınan işçilerin çocukların okula gitmeyecekler mi?
Gidecekse; bu çocukların okul masraflarını kim karşılayacak?
Yaklaşık 6 aydır emeğinin karşılığını alamayan işçi çocuklarının eğitimle ilgili gereksinimlerini devlet veya Hava Yolları patronumu alacak?
İnsan ister-istemez merak ediyor…
İşin en düşündürücü yanı ise; eğer bu işçilerin çocukları, okul eksiklerini tamamlayamayıp, arkadaşlarıyla birlikte yan-yana veya el-ele tutuşarak okula gidemezlerse; “neden ve hangi gerekçeyle gidemediklerini” bu çocuklara kim açıklayacak?
(hani küçücük çocuklar, büyüklerin dertlerini ve büyüklere bu dertleri kimin çektirdiğini bilmezler de onun için böyle diyorum)
Bugün 208-19 eğitim-öğretim yılının ilk zili çaldı…
Bugün Ana okulu başta olmak üzere, İlkokul, Orta ve liseye gidecek olan çocuklar, gençler okulların kapısında yığıldı!
Bugün birçok öğretmen; öğrencilerine “Günaydın” diyerek, yeni bir ders yılına ‘merhaba’ deyip sınıflara girecek…
Bugün yine birçok öğretmen; öğrencilerine “selamünaleyküm” diye selamlaşıp; euzu-besmele çekerek, yazı tahtasının başına geçecek!
(Atatürk’ten hiç söz edecekler mi, etmeyecekler mi? onu henüz şimdiden kimsenin kestirme şansı yok!)
Bir ülkenin topluca kalkınmasını ‘cephe savaşlarına’ değil, tam tersine “bilimsel eğitimle” olacağını savunan o büyük insan, o büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk, ne diyordu eğitim için;
“Gelecek gençlerin, gençlerse öğretmenlerin eseridir.” diyordu.
Şimdi gelin hep birlikte düşünelim;
“Çocuklarımız ve gençlerimiz gerçekten öğretmenin eseri olacaksa; acaba hangi anlayışa sahip öğretmenin eseri olacak?”
Böyle bir soruyu sorma ve en azından üzerinde “düşünme” gibi bir hakkımız vardır diye düşünüyorum!
Ve bu son tümceyle de;
2018-19 Eğitim-Öğretim yılının tüm öğrencilerimize ve eğitimin bileşkesi olan öğretmenlerin; yeni ‘eğitim yıllarının’ başarılı geçmesine diler ve pozitif bilimden yana yer almasını temenni ederim…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?