CAMİ ŞEHRİN KİMLİĞİDİR

CAMİ ŞEHRİN KİMLİĞİDİR

 

Camiler İslâm’ın mabedidir ve hayatın tam ortasındadır. Cami bir Müslüman için hayatın olmazsa olmazlarındandır. Zira İslâm toplumunda CAMİ bedende KALP gibidir. Nasıl ki kalp vücudun hayatiyetini sürdürebilmesi için hiç durmadan diğer organlara kan pompalıyor ise camiler de İslâm toplumunun dinamik kalabilmesi için manevi kan pompalamaktadır. Bu yüzden camiler manen diriliş mekanlarıdır.  Bunun en yakın örneğini 15 Temmuz darbe girişimi sırasında gördük. O gece tüm minarelerimizden yükselen ezan ve salâlar milleti ayağa kaldırarak silkinmesini sağladı ve millet bu manevi güç ile  darbecilere  dur dedi. Aynı şekilde milli mücadele yıllarında istiklal şairimiz Mehmet Akif kürsülerden milleti küffara karşı cihada davet etti.

Cami ya da diğer adı ile mescidin ne kadar mühim olduğunu bizzat Efendimiz (as) kendi tatbikatıyla bize göstermiştir. O, daha hicret yolculuğu tamamlanmadan, daha Medine’ye varmadan Kuba’da İslâm’ın ilk mescidini inşâ etmiştir. Kuba Mescidi ki Kur’an’da kendisinden övgü ile söz edilir.(Tevbe 9/108)

Bu arada Mescid-i Dırar’a da kısaca değinmek lazım. Kuba mescidine işaret edilen Tevbe sûresinin igili ayetinden hemen önceki ayetinde (Tevbe 9/107) Mescid-i Dırar’dan bahsedilir. Burası aslında münafıklarca inşa edilen mescid görünümlü terör üssüdür. Fitne merkezidir. Hicretin 9. Yılında inşâ edilir. Münafıklar açılışa Efendimiz’i de davet ederler. Efendimiz Tebük seferi dönüşü inşallah geliriz der. Ancak Allah tarafından(Tevbe9/107 ile) uyarılır ve gitmekten vazgeçer. Daha sonrada bu mescit görünümlü   fitne merkezini yıktırır. Şimdi görüntüde Efendimiz mescit yıktırmış oluyor.  Demek ki her mescit, her cami İslâm’ın kabul ettiği cami değildir. Bir cami müslümanları toplayacağı yerde dağıtıyor, bölüyor ise orası cami değildir. Orası olsa olsa mescid-i dırardır.

Allah Rasulü (sav) Kuba’dan sonra Medine’ye vardıklarında da ilk olarak mescid inşaatına başlar. Artık “Yesrib“Medine” olacaktır. Medine kelime olarak  ŞEHİR demektir. Medeniyet de oradan gelir. Medine’nin Medine olabilmesi için yapılan ilk işe dikkat edelim. İlk iş mescit inşâsıdır. İşte hicretten sonra Medine’de  ilk iş bugün de Medine’nin tam kalbi olan Mescid-i Nebevî’nin inşâsı olmuştur.

Burada asırlar öncesinden bugüne verilen mesaj şu: Cami İslâm medeniyetinin temelidir. İşte bundan sonra kurulan tüm İslâm şehirlerinde camiler şehrin tam ortasında inşa edilerek diğer yapılar cami etrafında yapılmış, şehrin tüm yolları camiye çıkacak şekilde bir şehir oluşturulmuştur.

Hicretle birlikte Medine İslâm Devleti’nin temeli cami ile atılmış ama Efendimiz bu yolda iki önemli adım daha atmıştır. Suffe ve Medine çarşısı. Demek ki i İslâm medeniyeti şu üç temel üzerine kuruluyor: 1-Cami(Dini temsil eder), 2- Suffe(Eğitimi temsil eder), 3-Medine Çarşısı(İktisadı-ekonomiyi temsil eder) .Bu üçü birlikte bulunursa İslâm toplumu yükselecektir.

Allah Rasûlü zamanında Mescid çok fonksiyonlu idi. Lakin zamanla camiler sadece namaz kılınan mekanlar haline getirildi. Bugün de istisnalar hariç umumiyetle camile sadece namaz için bir araya gelinen mekanlar olarak kullanılıyor.

Camilerin kimlik olma fonksiyonu da vardır. Bir yerleşim birimine girdiğinizde orada cami, kubbe ve minarelerini görüyorsanız anlıyorsunuz ki o belde Müslümanların beldesidir. Ben bunu 2012 yılında Bosna Hersek’e yaptığımız gezide gördüm. Bir köy çıkar karşınıza, köyün ortasındaki minare size burasının Müslüman köyü olduğunu haykırır. Az ilerde bir başka köyde ise Kilise ve haç hemen gözünüze çarpar. Anlarsınız ki bu köy Hıristiyan köyü. İşte camilerimiz bir nevi kimliğimiz oluyor. Küffarın İslâm topraklarından hak talebi durumunda onların gözüne sokarcasına burasının İslâm’ın toprağı olduğuna delil olarak  İslam’ın kazınmaz mührü olan camileri göstereceğiz.

Diğer taraftan bugün cami ve mescitlerimizle alakalı iç sızlatıcı bir durum daha var. AVM, otogar, petrol istasyonu, hastane, okul gibi umumun kullandığı mekanlarda mescid noktasında iç açıcı durum yok. Buralarda ya hiç mescid yok ya da var ama öylesine var. İzbe yerlerde, kazan dairelerinin bir köşesinde, merdiven altlarında daracık yerlerde… Hele  hastanelerde durum çok acı. Mescid öyle bir yerdedir ki bulana aşk olsun. Labirent gibi mekanlardan  geçerek buluyorsun mescidi. Müslüman bir memlekette milyarlarca lira harcanarak yapılan o hastanelerde veya AVM’lerde mescid böyle mi olmalıdır. Mescid en ulaşılabilir en ferah yerde ve en rahat edilen yer olmalıdır değil mi?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?