BİTİRİLEN EĞİTİME ÇARE OLABİLİR Mİ?

BİTİRİLEN EĞİTİME ÇARE OLABİLİR Mİ?

Türkiye, Dünya Ekonomik Formu’nun, ‘Eğitim Kalitesi 2018’ başlığı ile yayımladığı, 137 ülke arasındaki listede 99. sırada yer aldı.
Eğitim sistemi kalitesine göre oluşturulan listede Katar, Malezya, Endenozya, İran ve Pakistan gibi ülkelerin ardındaki sıralamadayız.
Mozambik, Nikaragua, Tanzanya, Etiyopya, Kamboçya ile aynı grupta yer almaktayız.
Bu araştırmada, öğrencilerin mesleğe yönlendirilmesi, akademik alt yapı çalışmaları, eğitime harcanan paranın genel bütçeye oranı temel alınmakta.
Biz, eğitime ayrılan paydan kesinti yapmaktayız.
Sadece makam araçlarının kira ve diğer giderleri yüzlerce milyon TL tutarken, kısıntı yaptığımız yer eğitim.
Diyanetin bütçesi MEB’nı katlamakta.
Her yerden kısıntı, tasarruf yapabilirsiniz ancak, eğitimden asla.
Eğitimin niteliğini düşürürsen, tüm okullarda kalite sıralaman içler acısı olur.
İlköğretimde 7 üzerinden 3.1 puan ortalaması ile 105. sırada yer alırsın.
Gine, Honduras, Kuveyt, Gürcistan ile aynı grupta olman seni rahatsız etmez bile.
Öncelikle kızlar olmak üzere, okulu terk etmede ön sıralardayız.
Bir üst okula erişim, okula devamda sıkıntı yaşanmakta.
Okulların açık olduğu gün sayısı, kapalı olduğu günden daha az.
Öğrencilere okulu bir türlü sevdiremedik.
İçler acısı olanı ise, öğretmenlerin çoğunluğunun da sevmemesi.
Öğrenci ve öğretmenler dört gözle tatili beklemekte.
Öğretimin öğeleri arasında sürekli olarak çatışma yaşanmakta.
Yönetici ve öğretmenlerin büyük çoğunluğu bu yükü kaldıramamakta.
Liyakatten yoksun, kurumun hedef, vizyon, misyonunu bilmeyen yöneticiler sadece ‘bizden’ yaklaşımı ile atanmış ve başlı başına ayrı bir sorun.
Bilimsel, laik ve kamusal eğitim hakkı kaldırılmış görüntüsünde.
İktidar, kendi ideolojisini eğitimi aracı kılarak topluma şırınga etmek uğraşında.
Özellikle 4+4+4 sistemi ile ‘dindar ve kindar’ yeni bir nesil inşa etmeye çalışmakta.
Bilim, felsefe, kültür, sanat, spor, edebiyat yok sayılmakta.
Eğitimden yoksun, bilgisiz ve cahil bir nesil yetiştirilmekte.
Etik değerler yok edilmiş, kişisel çıkarlar ön planda.
‘Beni ısırmayan yılan bin yaşasın’ anlayışı yaygın.
AKP’nin eğitim politikası tüm okullarda başarının düşmesine neden oldu.
Diğer işler bırakılıp, her yolun çıkışı imam hatiplerde arandı.
Okulları imam hatibe dönüştürmeye çalışanların çocukları bu okullara gitmemekte.
Ayrıcalıklı tutulan imam hatip bu projesi tutmadı, tutmayacak.
Öğrenciler bu okulu tercih etmemekte. Öyleyse bu ısrar niye?
Öğrenci sayısını artırmadan öte düşünülmeyen imam hatipler başarı sıralamasında en son sırada ve adeta tel tel döküldüler.
Üniversite yerleştirmelerine bakıldığında tüm okullarda gerileme bulunmakta.
Dünyada hızla gelişen değişim, rekabette ayak uydurmakta zorlanmaktayız
Eğitime hiçbir katkısı olmadan, sadece makamları işgal edenlerin devri bitti.
Sonuçta, yıllardır ilk defa tam isabetli bir kararla gerçek bir eğitimci bakan oldu.
Öğrenci, veli ve öğretmenler çok memnun ve beklenti büyük.
Eğitimdeki çöküşü, yığınla biriken sorunları ortadan kaldırması istenmekte.
Eğitimden anlamayan ancak, ta içerisinde bulunan siyasetçi, tarikat, dernek ve vakıflarla baş edebildiği sürece, uzun süreçte başarılı olabilecek bilgi ve deneyime sahip.
Ama nereye kadar direnebilecek ki?

Sosyal Medyada Paylaşın:
Sonraki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?