BİLGİ ÇAĞINDA BİLGİSİZ KALMAK

BİLGİ ÇAĞINDA BİLGİSİZ KALMAK

İçerisinde bulunduğumuz 21. yüzyıl bilgi/bilim çağı olarak adlandırılmakta.

Toplumsal gelişmenin temeli olan bilgi en büyük güç olarak görülmekte.

Son yıllarda baş döndürücü bir iletişim ve bilişim döneminden geçilmekte.

Yaşamımızı doğrudan etkileyen her alanda başarılı olabilme, gelişim ve değişimlere ayak uydurabilme, dönüşümü gerçekleştirme başarısı esas olarak eğitim sisteminin omuzları üzerinde bulunmakta.

Bir ülkenin gelişmesinin temeli eğitim sistemi olup, çağdaşlığın göstergelerinden en önemlisi toplumun genel eğitim düzeyidir.

Geleneksel bilgiler hızla değer kaybetmekte.

Aileden başlamak üzere öğrenci, memur, işveren, siyasetçi, yerel yöneticiler ve üretime katkısı olabilecek herkes değişen koşulların getirdiği yeni bilgileri öğrenmek zorunda.

Dönüşen dünyada eğitim sistemi ekonomik, yapısal ve teknolojik değişmenin istediği yeni koşullara yanıt vermek ve bu sürece katkıda bulunmak durumunda.

Tüm dünya ülkeleriyle etkileşim içerisindeki eğitimin, ansiklopedilere yığılmış bilgiler olarak görülme dönemi geçti.

Teknolojik gelişmeler yaşamımızın tüm alanlarına etki etmekte, eğitimde farklılık yaratmakta.

Bu dönüşüm sürecinde değişimi yakalamanın tek yolu, ‘yaşam boyu nitelikli öğrenme’

Eğitimde başarılı olabilme ile yaşamın tüm alanlarındaki gelişme ve büyüme arasında iç içe bir ilişki bulunmakta.

Değişen çağın, bilgi toplumunun insan profili çok değişti.

Önemli olan, eğitimi aracı kılarak bireyleri istenilen hedeflere ulaştırmak, uluslar arası küresel yarışmada yer alabilmek

İleri teknolojiyi kullanabilen, mesleki alanında derinlemesine bilgi sahibi, disiplinli çalışabilen, sözlü ve yazılı iletişim üst düzeyde olacak ki başarı yakalansın.

Ne olduğu belli olmayan, rövanş almadan öte bir hedefi bulunmayan 4+4+4 uygulaması ile ülkemizin bilgi çağını yakalaması mümkün mü?

Aynı iktidarın değişen beş eğitim bakanı da farklı programlar başlattı ve bir sonraki gelen kendinden öncekinin uygulamalarını iptal etti.

Eğitimde araç-gereç, materyaller, okulların fiziki durumları elbette çok önemli.

Ancak niceliğin yanı sıra nitelikte asla göz ardı edilmemeli.

Mevcut sistemde ders programlarından öğretmen yetiştirmeye değin, eğitimde biriken yığınla sorunu çözme çabası görülmemekte.

Onlara göre öğrencilerin imam hatip ortaokul ve liselerine devam etmesi yeterli.

Öğretimin öğeleri arasındaki çatışma kimin umurunda?

Eğitim alanında ülkemizin başarısızlığını cumhurbaşkanı bir konuşmasında, ‘…iktidar olduğumuzdan bu yana çok başarılar elde ettik. Ancak eğitim ve kültür alanında istediğimiz başarıyı elde edemedik…’ diyerek dile getirmişti.

Yaşamımızı kuşatan teknolojiyi okuyabilme ve anlayabilmek için sadece okur yazar olmak yeterli olmayacak.

Küreselleşen ve iyice küçülen dünyada ‘evrensel okur yazarlığa’ geçmek zorunludur.

Bilgisiz bilgi çağına girilemeyeceği açıktır.

Bilim, sanat, teknolojik, iletişim ve yaşamımızı etkileyen diğer tüm alanlarda başarıyı en üst düzeyde yakalayan ülkelerin üreterek sunduğu mal ve hizmetleri alarak, kullanmayı başarı sayanlarla nereye kadar gidebilirsiniz ki?.

Mevcut eğitim sistemi, veli, öğretmen ve yönetici yaklaşımı ile belirlenen hedeflere ulaşılabilinir mi?

Herkes durumdan hoşnut görünmekte.  Değişimi isteyen kim?

2000’li yılların İngiltere başbakanı T. Blair seçim gezisi esnasında, ‘..sadece üç önceliğimiz var. Eğitim, eğitim, eğitim’ diyerek işe koyulmuştu.

Çağdaş, yeni bilgilerle donanımlı, üstün niteliklere sahip, yaratıcı, girişimci, özgüvenli, üreten, birlikte çalışabilen insan profili gerçekleştirilemediği süre başarıyı yakalamak, dünya ülkeleri arasında söz sahibi olmak olası değildir.

ABD Başkanı J. Kennedy ‘Dünyada eğitimden pahalı tek şey eğitimsizliktir’

TC’nin kurucusu M.Kemal Atatürk, ‘Eğitimdir ki, bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır; ya da tutsaklık ve düşkünlüğe sürükler’ der.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?