Mustafa KIRAN
Mustafa KIRAN
mustafakiran@giresungundem.com
AYAKKABILARIM
  • 0
  • 227
  • 11 Kasım 2020 Çarşamba
  • +
  • -

Ben orta okul 3.sınıf ikinci yarısına kadar ayakkabı giymedim.İlkokulu
kara lastik giyerek bitirdim.
O vakitler sınıfımda bulunan tüm erkek arkadaşlarımın çoğu kara
lastikle okula geliyorlardı.Eynesil İlkokulun’da okuyan bir iki
öğtencinin “derbey lastiği” giydiğini görüyorduk.Derbeyler kara
lastiklerin gelişmiş,çağ atlamış versiyonu idi .
Orta birinci sınıflarda ,derbey lastik giyenler çoğunluktaydı.Bunun
yanında babaları Almanya’da çalışan arkadaşların ayaklarında deriden
yapılmış, yumurta topuk ayakkabıları vardı Bu arkadaşlar orta
okulumuzun koridorlarında; gerek teneffüs ve gerekse çıkışlarında
yürürken beton zemine sert adımla basar ,tok tok sesler çıkarırdı. Bu
sesten hoşlanmış olsalar gerek,bir sağa bit sola yürürler,ayak sesleri
ile salonu inletirlerdi.Çoğu tadını çıkarmak için altlarına “nalça”
çaktırırdı.
Bırakın ayakkabı giymeyi;bir arkadaşım cebinde dört renkli tükenmez
kalem taşırdı.Siyah kolu indirir kara,al kolu indirir kırmızı,yeşil
kulu çeker yeşil,mavi kolu çeker mavi yazardı.Biz yazmak için kara
kalem bulamazken; o renk renk yazılar yazar,bizleri imrendirmeye
çalışırdı.
Orta ikide ve orta üçün ilk devresinde şartlar değişmedi.Ben gene kara
lastikle okula gidiyordum.
Artık boyum uzadı,sesim kartlaştı.Kızlar bana,bende kızlara ilgi
duymaya başladım.
Orta bir ve ikinci sınıfta orta yollu bir talebeydim. Notlarım her
dönem karneme beş ve altı geçiyordu.Orta üçün ilk yarısı derslerime
daha özenle çalışmaya başladım.İlk defa karnemdeki notlarım yedi,sekiz
olarak yazılmıştı.
Ben babamdan ürken, anneme daha yakın,daha sevecen yaklaşan bir
tiptim.Karnemi anneme gösterdim.Notlarımla “teşekkür”almayı hak ettim
anne,artık bana ayakkabı alırsınız dedim.Annem beni öptü,tebrik etti.
-Sen endişelenme oğlum.Babana söylerim.O almazsa,benim kıyıda köşede
üç beş kuruşum var. Ben güzel oğluma ayakkabısını alırım dedi.
Annem bazı zamanlar günlüğe gidiyordu.Bende anneme verdiği söze
karşılık güveniyordum.
O yıllar ara tatil 21 gündü.Onbeş gün geçmişti.Bir sabah annem bana
tahta üstünde bulunan bir çift ayakkabı gösterdi.
-Oğlum işte ayakkabıların,doya doya kullan dedi.
Ayakkabıya yaklaştım.Elime aldım.Baktım üstü dikişli beyaz metal
pullarla süslü bir ayakkabı çifti idi. Ceketimin altından kazağımın
kolunu çektim,ayakkabılarımı bir güzel sildim,tozlarını aldım,ayna
gibi parlattım.Ayağıma giydim.
Orta sonda 14 yaşında olduğumdan boyum uzamış,annemle aynı seviyeye
gelmiştim.Annem ayak numaramı tahmin etmiş,onun ayağına uygun bir
ayakkabı almıştı.ikiside ayaklarıma tıpı tıpına uydu.
Evin aşanasının zemini toprak olduğundan,tabanımı yere vurmama rağmen
altından bir ses çıkmıyordu.Evin kapı girişinde el ayak
yıkamaya,abdest almaya uygun betondan bir metre kare kadar musluk
dediğimiz yere yürüdüm. .Önce sağ ayağımı yere vurdum “tok”diye bir
ses çıkardı.Sonra sol ayağımı vurdum,oradan da aynı sesi işittim.Bir
müddet, bir metre karelik betonda dönerek yürüdüm.Ayakkabılarımın
sesini dinledim.
Şimdi heyecanla okulun açılmasını bekliyordum. Günde birkaç defa
ayakkabıma bakıyor,üstünü silip parlatıyordum.
Nihayet karne tatili bitti,okula gittim.Ayağımdan kara lastiği
attım,ayakkabılarımı giydim.Tören bitti,üst katta bulunan sınıfıma
çıktım.Merdivenlerden çıkarken,sert adımlarla basıyor,ayakkabımın
sesini arkadaşlarım da duysun istiyordum.Koridorun sonunda bulunan
sınıfıma kadar tok tok sesler çıkararak yürüdüm.Teneffüs zili
çaldı.Sınıftan çıkarken,koridorda yürürken ayakkabılarımı tabana hızla
vuruyor, tok tok sesler çıkarıyordum.Yan gözle arkadaşlarıma
bakıyor;birinin olsun “hayırlı olsun” demesini bekliyordum O
gün,ertesi günler ne kadar uğraşsam,ayakkabılarım kimsenin ilgisini
çekmiyor;kimsede bana “ayakkabını güle güle kullan”demiyordu.
Aradan günler geçti.Bir gün masamda ders çalışıyordum.Neden oldu
bilmem birden masanın çekmecesini çektim.İçinde bir takım resimler
gördüm.Tümünü elime aldım tek tek bakmaya başladım.Burada annemin
gelinlik ve düğün resimleri de vardı. Birden gözüm annemin gelinlik
altında ayakkabılarına ilişti.Dikkatlice bakınca bunları bir yerden
tanıdığımı hissettim.Hemen ayakkabılarıma koştum.Resim ve
ayakkabılarıma defalarca baktım.Bu ayakkabılar annemin düğünde
getirdiklerinin aynısıydı.Bunların annemin gelinlik ayakkabısı
olduğunu,bunu bu zamana kadar çeyiz sandığında özenle sakladığını
anladım. Ayakkabı almaya para bulamayan annem,yalancı çıkmamak
için,düğününde giydiği ve o güne kadar sakladığı ayakkabılarını bana
vermişti.
Ah bu yoksulluk.O gün,o saat daha çok yıkıldım.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM