AVRUPA’YA SAĞLAM GİDİYOR TABUT İÇİNDE GERİ GELİYOR

AVRUPA’YA SAĞLAM GİDİYOR TABUT İÇİNDE GERİ GELİYOR

Hani şairimiz Can Yücel,
Deniz Gezmiş’i dizelerinde şöyle tarif eder ya;

“En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
En hızlısıydı hepimizin”
(….)
Bende bu benzetmeyi bizim kuşağın devrimci öğretmenlerinden;
Ahmet Muhtar GÖBÜT için kullanmak istiyorum…
Çünkü o benzetmeyi hak ediyor…
Hemde fazlasıyla hak ediyor…

Şimdi Ahmet Göbüt’ü tanımayanlar haklı olarak diyecektir ki;
Kim bu yüz metreyi en hızlı koşan adam?

Hemen söyleyeyim;
12 Eylül Faşizminin 1402’likleirnden…
Örgütlü mücadeleyi önemseyen devrimci öğretmenlerinden…
Sosyalistlerinden…
Halkını ve ülkesini kendisinden çok seven yurt-severler’den…
Ömrünü faşizme karşı savaşmaya adamış devrimcilerden…
TÖS’den sonra dernek statüsünde kurular TÖB-DER (Türkiye Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneğinin) bir süre Doğu Karadeniz Temsilciliğini yapanlardan…

Ve daha sonra Ordu-Giresun- Trabzon Temsilciliği yapan…
Daha sonra İli TÖB-DER Şubelerinin Temsilciliğini yapan…
Ve verdiği mücadele de asla geri adım atmayan bir eğitimci…

Vay be…
Şu sıralar bu sayfa üzerinden sürekli ölüm haberleri paylaşıp, sizinde keyfinizi kaçırıyorum…
Ağzınızın tadını ve moralinizi bozuyorum…

İki gün önce değerli eğitimci Ali Kurt’un yolculuğunu yazdım..
Şimdi de sevgili meslektaşım. ve değerli arkadaşım Ahmet Muhtar GÖBÜT’ün acı haberini yazıyorum…

Yıl 1975-76 yılları…
Ben Dereli TÖB-DER şube başkanıyım..
İlk yıl Ahmet bizim ilimizdeki TÖB-DER şubelerinin temsilcisi…
Ardından bu görevi Gültekin Gazioğlu’na bırakıyor ama Ahmet yine hiç aksatmadan gönüllü olarak örgütlü mücadelesine devam ediyor…

Burada ‘örgütlenme’ derken (ufak bir şaka yapmak istiyorum) sevgili arkadaşım, meslektaşım Ahmet Göbüt, bir yandan örgütsüz öğretmenleri örgütlemeye çalışırken, bir yandan da kendi kuracağı “Çekirdek Ailenin” örgütlenmesini yapıyor ve bizim Akkaya Köyünde öğretmenlik yapan Kadriye Işık’ı peşine düşüp tavlamaya çalışıyor…
Başarıyor da…

Yani şimdiki eşi olan Kadriye (Işık) GÖBÜT…
Yani Kadriye ile çekirdek ailesini kurduktan sonra dünyaya gelen Güneş’in annesi…

Vay be!…
Zaman nede çabuk gelip geçmiş…
12 Eylül Faşizm Köprüsünün altından ne kadar da devrimci sellenmiş!

Devrimcileri harcama makinesi olan 1402 kapmasına ne kadar da devrimci, yurtsever ve sosyalist harcanmış…
Yani kimisi darağacına çıkarılmış,…
Kimileri işkence tezgahlarında çarmıha gerilmiş…
Ve kimileri de faşizmin terazisinde tartıya çıkmamak için bir yolunu bulup Yurt dışına kaçmış…

İşte, Faşistlerin kurduğu tuzaklara göz göre-göre düşmemek için yurt dışına kendisini atanlardan birisi de Ahmet GÖBÜT idi…

Ve gidiş o gidiş…
Vatan hasreti çeke çeke yurt dışında yaşamaya başladı…
Ne demişler; “Duvarı nem, insanı gam” çürütür…
Sevgili Ahmet Göbüt’ü de içine ata-ata vatan sevgisi ve hasreti çürüttü!

Amansız bir hastalığa yakalandı…
Uzun yıllar direndi direnebildiği kadar ama…
Daha fazla direnemedi…
En sonunda yakalandığı hastalığa yenildi…

Giresun Eğitim-Sen Şubesinin verdiği bilgiye göre Cumartesi günü Yağlıdere Ömerli Köyünden cenazesi kaldırılacak…
Umarım ‘Son Yolculuğu’ 12 Eylül öncesi düzenlediğimiz miting ve yürüyüşler kadar kitlesel olur veda töreni…

Güle güle sevgili arkadaşım…
Güle güle sevgili meslektaşım…
Güle güle…
Gittiğin yollar ışık, mekanın cennet olsun…
Başta sevgili eşin Kadriye ve sevgili kızın Güneş olmak üzere tüm sevenlerinin, yakınlarının başı sağ olsun…
Işıklar içinde uyu güzel insan…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?