Geçen Belediye Başkanlığı seçiminde bağımsız aday olan İlyas Kara ve arkadaşımız Yakup Alpaslan ile İlyas’ın işyerinde laf ola beri gele diye sohbet ediyorduk. Şundan bundan söz ederken Yakup, arkadaşımız yeni aldığı araba için kendisine edilen bir sözden bahsetti.
Aldığı yeni araba için birisi demiş ki; “Bu araba çok yakar, yakıtını nasıl alacan?” diye sorunca O da “Ya gardaşım evinde aslan besleyen, aslanın ne yiyeceğini düşünmez?” diye cevap vermiş.
Çevremizde çok karşılaşırız bu tarz şeyler ile. Sadece araba mı?
Ev alırız, bahçe alırız, arsa alırız, dükkan alırız, gemi alırız, tekne alırız vb. şeyleri alırız paramız oldukça. Buna göre hesap yaparız hep. İnce eler, sık dokuruz hayatımız boyunca. Hesap kitap işleridir bunlar. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmaya çalışırız. Atalarımızdan öyle görmüş ve duymuşuzdur.
Birisi bir şey alır, “hemen şu olmaz, bu olmaz, hiç olmamış, yakışmamış, tarzın değil, burası şöyle olsaydı, şurası şöyle olsaydı” diye say sayabildiğin kadar artık.
Benim pek meşrebim değildir. Kim ne almış kim ne yapmış bu konularda merak bile etmem.
Ancak sorup da fikir beyan etmemi isterlerse, öyle laf olsun torba dolsun misali birkaç kelime ederim. Para pulla aram hiç de iyi olmayınca, kim evinde kedi beslemiş, köpek bakmış, Yakup’un dediği gibi aslan almış, neyle besleyecekmiş dert bile etmem.
Çünkü, bu ilçenin ve ülkenin daha önemli onca sorunu arasında zaman ayırmanın bir faydası yoktur bu konuların bizlere. Öyle değil mi?
Varsın aslan besleyen ne yiyeceğini kendi düşünsün! Biz de işimize gücümüze bakalım. Yazılacak çok haber, takip edilecek çok olay var gazetecilikte. Bu günlükte bu çıktı bahtımıza!