1919 YILINDA İZMİR’E GİRENLER İZMİR MARŞINI YASAK EDENLER

1919 YILINDA İZMİR’E GİRENLER İZMİR MARŞINI YASAK EDENLER

Kimler?
Sahiden bundan 100 yıl önce İzmir’e kimler girip, kimler işgal etti?
Ve İzmir’in kurtuluşunu ve zafer mutluluğunu konu alıp anlatan;
“İzmir’in dağları çiçekler açar” marşını 100 yıl sonra söylemek isteyen genç öğrencilere bu marşı kim ve kimler yasak etti?

Lafı eğip-bükmeden…
Ve sorunun sıcaklığı soğumadan hemen söyleyelim;
15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal edenler İngilizlerin kışkırttığı Yunan askerleri…
Yani Palikaryalar!

İzmir’in işgalden kurtuluşunu konu alan ve yıllardır severek söylediğimiz “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” marşını 100’üncü yılda yasak ilan edenler ise ne yazık ki koskoca bir Milli Eğitim Müdürü…

Nedenin Milli Eğitim Müdürü mü?
Marmaris’in…
He, he aynen öyle, Marmaris’in Milli Eğitim Müdürü, öğrenciler İzmir’in İşgal olduğu 15 Mayıs 1919 yılından bu yana tam 100 yıl geçtiği için 50 kişilik bir öğrenci gurubu giyerler bembeyaz ay- yıldızlı tişörtlerini…
Alırlar ellerine Türk Bayraklarını…
Ve İzmir’in İşgalden kurtuluşunun 100. yılını kutlamak için inerler sokağa ve “İzmir’in Dağları Çiçekler Açar” marşını söyleye söyleye Atatürk’ün anıtına doğru yürümeye başlarlar…

Ve Marmaris Milli eğitim Müdür Muavini çıkar öğrencileri karşısına ve gözünü kestirdiği bir öğrencinin boğazını sıkarak;
“Söyleyemezsiniz bu İzmir’in marşını” der…
“Söyleyecekseniz; Mehter Marşı eşliğinde 15 Temmuz marşını söyleyin” der…
Marmaris Milli Eğitim Müdür Muavini hızını alamaz;
“15 Temmuz marşı önemli değil mi, şehit verdik” der…
“İzmir marşı söyleyerek ayıp ediyorsunuz ve ayıp ettiniz” der…

Ve boğazı sıkılan öğrenci de;
“Biz ayıp etmedik, üç gün sonra 15 Temmuz değil, 19 Mayıs Gençlik Bayramı kutlanacak” diye de koskoca bir Milli Eğitim Müdür Muavinine ve herkesin gözleri önünde gencecik bir çocuk adeta ders verir 3 gün sonra 19 Mayıs Gençlik Bayramı kutlanırken en önde protokol koltuğunda oturacak olanlara…

Sahi 3 gün sonra 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı yapılacak öyle değil mi?
Peki bu gibi düşünen Milli eğitim Müdürleri ve öğretmeleri acaba hangi duygularla katılacaklar bu yapılan bayrama?
Hangi duygularla protokol koltuğunda oturacaklar?
Hangi duygular ekseninde nutuk atacaklar?

Öyle ya; bu bayramın açılış konuşmalarını yapacak olanlar…
İzmir’in ve İstanbul’un işgalinden başlaması gerek…
Atatürk’ün 16 Mayıs’ta yola çıktığını ve 19 Mayıs 1919 yılında Samsun’a çıktığını söylemesi gerek…
Emperyalistlerin işgalinden kurtulmak için ‘bağımsızlık ateşini’ yakıldığını ve Kuvvayi Milliye Hareketinin 100 yıl önce Samsun dan başlatıldığını söylemesi gerek…
Hatta konuşmaların ardında bir öğrenciyi kürsüye çıkararak; Atatürk’ün Gençliğe Hitabeyi okutmaları gerek…

E, nasıl olacak şimdi bu iş?
Bunları söylese Atatürk’ü övmüş oluyor!
Söyleme; İngiliz ve Yunan İşgalini yermiş oluyor!
Değneğin iki ucu da tutulur gibi değil yani!
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali!

Hele hele öğrencinin kürsüde okuduğu ‘Gençliğe Hitabenin’ içinde geçen uyarıcı sözlere ne demeli?
“Memleketi yönetenler, gaflet ve dalalet içinde olabilirler”
“Memleketin kaleleri zapt edilmiş olabilir” gibi sözler geçiyor..
E, bunlara nasıl önlem alınacak?
Üstelik yenilir yutulur gibi de değil!
Anlayanın anlayacağı şekilde apaçık birilerin tarif ediyor…
Değil tahammül etmek, insanı durup-dururken rahatsız ediyor!

Kim bilir, belki de 19 Mayıs günü bunların yaşanacağını bilen zatı muhteremlerin şimdiden kafası bozulup, moralleri bozuklukları tavan yapmıştır!
Ve onun için gençlerin söylediği İzmir Marşı yasaklanmıştır!

Yazık…
Çok yazık…
Hemde öylesine çok yazık ki…
Bunlar nasıl bir eğitimci…
Bunlar nasıl bir yönetici…
Eğer bunlar bir eğitimciyse; kimin eğitimcisi?
Eğer bunlar bir yöneticiyse; hangi çağın yöneticisi?

Ne diyeceğimi vallahi bilemiyorum…
Daha doğrusu bu tür insanlara söyleyecek söz bulamıyorum.
En iyisi susmak…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?