15 EKİM YAKLAŞIRKEN

15 EKİM YAKLAŞIRKEN

Milli eğitim bakanının bilinen, tanınan eğitimci olması herkesi memnun etti.
Eğitim alanında yıllardır süren karamsarlık umuda dönmüş durumda.
Yığınla birikip, çığ gibi büyüyen eğitim sorunları çözülebilir mi?
Yeni bir anlayış, yaklaşım ve uygulamaya büyük gereksinim duyulmakta.
Bir milyon öğretmen, 20 milyonu geçen öğrenci, bir o kadar veli beklenti içinde.
15 Ekim’de açıklanacak eğitim reformu programını bekleyip, göreceğiz.
Bu kadar umut bağlanan bakanın torbasından güvercin ya da tavşan çıkmasın?
AKP döneminde, ‘yap-boz’ bakanlığına dönen, ‘Bremen Mızıkacıları’ örneği her telden çalınan, toplumdan kopuk hazırlanan program ve sistem değişikliği yenilenecek.
AKP iktidarının getirdiği altı bakanın da eğitime hiçbir katkıları olmadı.
Eğitim sistemini yeniden yapılandırma adı altında uygulamaya konulan 4+4+4 düzenlemesi ülke eğitiminin çöküşünün başlangıcı oldu.
Topluma danışılmadan, uzmanlarının görüşü alınmadan ilgisi olmayanların önerisiyle yapılan değişikliklerle, eğitimde büyük gerileme ve başarısızlık yaşanmakta.
Okullaşma öğrencilerin ilgi, istek, yetenek, tercih ve ihtiyaçlarına uygun yapılmadı.
Her yolun imam hatiplere bağlanma ve çıkması için çaba gösterildi.
Çocuklarını özel okullara gönderen siyasi ve egemenler imam hatipleri savunmakta.
Çoğunluk tarafından tercih edilmeyen bu okullar açılmaya devam etmekte.
Birileri, siyasi ideolojilerini bu okullar aracılığı ile topluma yerleştirilmek istemekte.
Hedef düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, biat eden kişiler yetiştirmek.
Gelecekleri ve var olmalarını bu gibilerde görmekteler.
Ülke gelişiminin alt yapısı olan mesleki eğitimin sadece adı kaldı.
Özel sektör nitelikli işgücü bulmakta zorlanmakta.
Eğitimin akademik, bilimsel ve uygulamalı yönünü iyi bilen bakan başarabilecek mi?
Ensar ve benzeri vakıflar, cemaat, diyanet ile yapılan, ‘..yaygın ve örgün eğitime dahil tüm öğrenci, kursiyer, eğitici ve öğretmenlere yönelik toplumsal, kültürel, sportif, teknolojik etkinlik verilmesi..’ protokolünü yürürlükten kaldırabilecek mi?
Okullarda, ‘değerler eğitimi’ adı altında sarıklı, cüppeli, şalvarlı, eğitimle ilgisi olmayan seviyeleri düşük sıradan kişilerin ders vermesine engel olabilecek mi?
Uluslar arası yapılan ‘Cehalet Endeksi’ sonuçlarına göre dokuzuncu sırada yer alan ülkemizi üst sıralara taşıyabilecek kadro kurabilecek mi?
İşbaşındaki liyakatten yoksun, verimsiz, eğitimin vizyon ve misyonunu bilmeden aciz, üretmeden yoksun, tamamen siyasete bulaşmış yöneticileri uzaklaştırabilecek mi?
Saraya karşın kendi ekibi ile çalışabilecek mi?
Basit bir meslek haline getirilen öğretmenliği eğitimin en etkili öğesi yapabilecek mi?
Dünyada refah içersinde yaşayan, söz sahibi olan ülkelerin sorunlarını eğitim aracılığı ile çözdüğü bilinen bir gerçek.
Daha 40 yıl öncesine kadar dünyanın en yoksul ülkesi olan, doğal kaynaklardan yoksun, okuma yazma oranı yüzde 45’lerde bulunan Singapur, eğitim aracılığı ile insana yaptığı yatırım sonucunda önde gelen ülkeler arasında yer almakta.
İkinci dünya savaşında yerle bir olan Avrupa ülkelerine ne diyelim?
Coğrafi konum itibariyle ilk 10 ülke arasında bulunan ülkemizin durumu ise ortada.
Önemli olan eğitimi üretim, siyaset, ekonomi ve tüm alanlarda kullanabilmek.
Eğitime kafa yoran, alanında yetkin bir kişiliği bulunan mevcut bakan başarabilir mi?
Tüm olumsuz koşullara karşın eğitim adına ne kadar alan yaratabilecek?
Bir hafta sonra açıklanacak eğitimde yeniden yapılanma programında göreceğiz.
Temennimiz, sorunların çözümünde eğitimin aracı olarak kullanılması, toplumun yüksek beklentilerinin boşa gitmemesi.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?